KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Yaşam & Eğlence > Sağlık


Sağlık - Sağlığımız hakkında bilgileri bulabilirsiniz


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 26.11.06, 22:11
moonlight - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Genç Baykuş
 
Kaydolma: 26.11.06
Mesajlar: 215
Teşekkürler: 0
Üyeye 5 kez teşekkür edildi
Standart Sarımsağı Niçin Tüketmeliyiz?

Sarımsak bitkisinin gövdesi, yeşilimtırak; çiçekleri beyaz veya pembedir. Otsu kültür bitkilerinden olan sarımsağın Lâtince ismi Allium sativum L.dir. Otuz santimetre kadar büyüyebilen sarımsak bitkisi, nadiren tohum bağladığından, soğancıklarıyla üretilir.

Sarımsağın Kırgızistan bozkırlarından dünyanın diğer ülkelerine yayıldığı kabul edilmektedir. Mısır’da piramitlerin inşasında çalıştırılan kölelere hastalanmamaları için sarımsak yedirildiğine dâir belgeler bulunmuştur. Sarımsak, Haçlı seferleri sırasında Avrupa ülkelerine taşınmış ve bugün dünyanın her tarafında yetiştirilmektedir.

Sarımsak geçmişte gıda olarak tüketilmesinin yanında, enfeksiyonlara karşı antibiyotik olarak da kullanılmıştı. Günümüzde de AIDS ve kanser hastalıklarının tedavisinde bitki kaynaklı yeni ilâçlar bulma çalışmalarında sarımsaktaki aktif bileşikler incelenmektedir. Son araştırmalar, sarımsağın içindeki bazı kimyevî bileşiklerin sıtma ve kansere karşı koruyucu rol oynadığını göstermektedir. Bazı bilim adamları sarımsağı, önümüzdeki yılların mu’cizevî bitkisi olarak tarif etmektedir.

Kimyevî terkibi: Gıda olarak tüketilen sarımsak yumrusunda, şekerlerden sakkaroz ve glikoz; vitaminlerinden A, B, C, ve E; eterik uçucu yağlardan alliin, allicin, ve ajoen depo edilmiştir. 100 g sarımsağın, 136 kcal enerji, 6,1 g protein, 0,1 g yağ, 38 mg kalsiyum, 134 mg fosfor, 1,4 mg demir, 0,2 mg B1, 0,08 mg B2, 0,6 mg niasin ve 14 mg C vitamini ihtiva ettiği bulunmuştur. Sarımsakta bulunan alliin, allicin, thiosulfinatlar, gama-glutamylcysteine peptitleri gibi çeşitli kükürt bileşikleri, insan metabolizması için önemlidir. Sarımsağın kokusunu yukarıda belirtilen kükürtlü (sülfürlü) uçucu yağ asitleri vermektedir. Bazı kükürt bileşikleri, sarımsağın kullanıma hazırlanması sırasında uygulanan ezme, kesme, doğrama gibi işlemler neticesinde sentez edilir. Sarımsak içinde fıtrî olarak sentezlettirilen alliin molekülü, hücre içerisindeki vakuollerde bulunan allicinase enzimi vasıtasıyla (sarımsağın ezilmesi neticesinde) allicine dönüştürülür. Allicin, sarımsağın biyolojik faydalarının oluşmasında vazife alan kimyevî moleküllerden biridir. Bu açıdan alliin, sarımsağın tabiî kimyevî bileşenlerinden iken, allicin sarımsağın mekanik olarak ezilmesi neticesi üretilen kimyevî bileşiktir.

Antimikrobiyal özelliği: Araştırmalar, sarımsaktaki kimyevî bileşiklerin çeşitli mikroorganizmalara karşı antimikrobiyal tesire sahip kılındığını ortaya koymuştur. Meselâ uçucu yağlardan olan alliin ve onun enzimatik reaksiyonla parçalanması neticesi meydana gelen allicin mikroorganizmaları öldürücü hususiyetlerle donatılmıştır. Bu madde pek çok bakteri ve mantarın çoğalmasının engellenmesinde vazifelidir. Bir başka uçucu yağ olan ajoen de, mantar öldürücü veya çoğalmalarını engelleyici tesirlerle donatılmıştır. Kükürt ihtiva eden bu maddelere aynı zamanda anti-tümör hususiyeti de verilmiştir.

Sarımsak ve kan yağları: Kanda kolesterol ve trigliserid seviyelerinin yüksek seyretmesi, damar tıkanıklığına bağlı hastalıklar için önemli risk faktörlerinden biridir. Damar tıkanıklarının pek çok kişide yürürken veya koşarken ağrılara ve kramplara yol açtığı bilinmektedir. Araştırmalar sarımsağın kandaki kolesterol ve trigliserid miktarının düşürülmesinde rol oynadığını göstermektedir. Düzenli olarak belirli miktarlarda tüketilen sarımsağın faydalı kolesterol olarak bilinen HDL seviyesinin yükselmesine, serum LDL kolesterol ve trigliserid seviyesinin düşmesine vesile olduğu rapor edilmiştir. HDL kolesterol, vücuttaki kolesterolün karaciğere taşınmasına yardımcı olan kargo molekülü olup, kalb-damar hastalıkları riskinin azaltılmasında rol oynar. Kandaki serbest radikaller, zararlı kolesterol olarak bilinen LDL’yi oksitleyerek LDL’nin damarların iç yüzeyine yapışmasına sebep olurlar. Bu durum, sonunda damar sertliğine ve daralmasına yol açar. Sarımsağın kimyevî terkibinde bulunan allicin, diallildisulfid ve dialliltrisulfid gibi bileşikler, antioksidan enzimler olan glutatyon-peroksidazı ve glutathio-disulfidreduktaz enzimlerinin aktivasyonuna sebep olurlar. Neticede kandaki serbest radikaller, zararsız hâle getirilir. Vücudumuzdaki antioksidan enzim sistemlerini uyarıcı bileşiklerin depolandığı sarımsak, kalb-damar hastalıklarından bizleri korumaya vesile olan tabiat eczahanesindeki önemli fıtrî ilâçlardandır. Sarımsağın içinde depolanan bazı kimyevî maddelerin, kan pıhtılarının damar çeperine yapışmasında ve kanın pıhtılaşmasında rol alan fibrin teşekkülünü engellediği tahmin edilmektedir. Ayrıca sarımsağın kolesterolün karaciğerde parçalanmasında vazifeli kimyevî reaksiyonlara da müdahil olduğu ve karaciğerde kolesterol sentezinin azaltılmasında da rol oynadığı tahmin edilmektedir.

Son 20 yıldır dünya çapında önemli üniversite klinikleri tarafından sarımsak üzerinde takriben 2.500 araştırma ve tedavi denemesi yapılmıştır. Meselâ 32 değişik araştırmada allicin miktarı standart sarımsak tozu tabletlerinden günde 1-2 tane olmak üzere 16 hafta süre ile deneklere verilmiş; sarımsağın kolesterol ve trigliseridleri düşürücü tesiri araştırılmıştır. Çalışma sonunda deneklerin kolesterol seviyesinde % 6-21, trigliserid seviyelerinde ise % 11-24 arasında düşüş kaydedilmiştir. Birçok çalışmada da benzer neticeler alınması, sarımsağın kanda HDL seviyesinin artmasına ve LDL seviyesinin de düşmesine vesile olduğu kanaatini güçlendirmiştir.

Sarımsak kanser ve bağışıklık sistemi: Kanserin teşekkülünde ve tedavisinde bağışıklık sistemine önemli rol verildiğine dâir binlerce delil vardır. Bağışıklık sistemi, vücuda zarar verebilecek mikroorganizmalara veya herhangi bir faktöre karşı, vücudumuza yerleştirilmiş ve biz farkında olmadan işletilen bir müdafaa sistemidir. Bağışıklık sisteminde birçok hücre vazife almasına rağmen, bunlardan fagositler ve lenfositler en önemlilerindendir. Fagositler, vücudun kendisinden olmayan, yabancı olarak gördükleri her şeye saldırır. Fagositlerin erleri olarak tabir edilen nötrofiller, kan içinde çok hızlı hareket ederek düşmanı gördükleri zaman amip gibi kollar uzatıp etrafını sarar ve kimyevî silâh gibi iş gören sindirim enzimlerini üzerine salgılarlar. Bağışıklık sisteminin herhangi bir sebeple zayıflaması durumunda, kanser hücrelerinin fark edilip, imha edilmesinde problemler yaşanmaya başlar. Bunun neticesinde kanser hücreleri hızla artar. Bu yüzden birçok araştırmacı, kanseri, bağışıklık sisteminin zayıflamasının yol açtığı bir hastalık olarak görmektedir.

Sarımsak; vücudumuzu, kanser dahil, bütün yabancı saldırılardan korumada vazifelendirilmiş, bağışıklık sisteminin de güçlenmesine destek olan bileşiklerle donatılmıştır. Yapılan son çalışmalar sarımsak özünün kanserin gelişmesinin baskılanmasında rol aldığını ortaya koymaktadır. Meselâ sarımsak özütünün, doza bağlı olarak farelerde sarkom (yumuşak doku tümörü) hücrelerinin gelişmesini ve sarkom hücre metastazını inhibe ettiği (durdurduğu) gösterilmiştir. Sarımsakta bulunan ajoenin, lösemili (kan kanseri) hastalarda, kanserli hücrelerin ölümünü uyardığı ve hızlandırdığı ortaya konulmuştur. Sarımsağın akyuvarlarda sitokin üretimini baskıladığına ve iltihabî kemik hastalıklarında tedavi edici olarak kullanılabileceğine dâir çalışmalar vardır. Sarımsak, lifli bir ürün olduğundan kanseri tetikleyici nitrozamin gibi N-nitrozo bileşiklerinin oluşumunu azaltıcı rol oynar. Sarımsağın, yemek borusu, mesane, mide ve bağırsak kanserini önleyici tesirleri olduğuna dâir araştırmalar vardır. Bir çalışmada fazla sarımsak yemenin, bağırsak kanserine yakalanma riskini % 35 düşürdüğü bulunmuştur. Dünyada sarımsağın en fazla tüketildiği ülke Bulgaristan’dır. Bu ülkede kanser ve damar sertliğinden ölenlerin sayısı, Avrupa’ya nazaran 6-7; ABD’ye nazaran 10 misli daha düşüktür. İsveç hükümeti çocuk felcine karşı koruyucu özelliği olduğu için, okula giden çocuklara yıllardır sarımsak yedirme gayreti içindedir.

Sarımsağın gerek antioksidan enzimleri uyarıcı özelliği, gerekse de sinir hücrelerini tahrip edici kaspaz-3 enzimlerinin aktivasyonunu durdurucu bileşiklere sahip olması, sinir hücrelerinin ölümlerinin engellenmesinde rol oynayabilir. Nitekim alzhemir gibi önemli derecede nöron kaybının görüldüğü sinir sistemi hastalıklarında, sarımsak olumlu neticeler vermiştir.

Kullanma şekli:
Sarımsak taze veya kurutulmuş olarak kullanılabileceği gibi, kokusuz sarımsak tableti olarak da kullanılabilir. Sarımsaktan âzamî istifade yolunun çiğnenerek yenmesi olduğu noktasında bilim adamları hemfikirdir. İnsanların çoğu, kokusu yüzünden sarımsağı tüketmekten çekinmektedir. Batı’da bilim adamları kokusu azaltılmış sarımsak tabletleri geliştirerek sarımsağı bir ilâç olarak tüketime sunmuş ve Batı insanı bunu kabullenmiştir. Kokusuz sarımsak tabletinin üretimi kokuyu veren sülfür bileşiklerinin klorofille maskelenmesi neticesinde gerçekleştirilmiştir. Sarımsağın nahoş kokusundan çekinenlere sarımsağı, tablet şeklinde almaları tavsiye edilmektedir. Her gün sarımsak yemek mecburiyetini ortadan kaldıran tabletler, bağırsaklarda eridiği için de ağıza ve nefese koku vermez. Tamamlayıcı tıp açısından kalb sağlığını koruyucu tavsiye listesinin ilk başlarına Almanlar, sarımsak tabletlerini koymaktadır. 25 mg’lık kokusuz sarımsak tabletleri, bir diş sarımsağa eşdeğerdir. Yemeklerle beraber günde bir veya iki defa iki tabletin çiğnenmeden su ile birlikte alınması, koruyucu hekimlik açısından tavsiye edilmektedir.

Kurutulmuş sarımsağın üç veya dört dişini soyup, ince ince kıydıktan sonra bir bardak su ile alınması durumunda, faydası, tablete kıyasen daha fazla olmaktadır. Zîrâ sarımsağın bu şekilde tüketimi, bağırsaklardaki zararlı bakteri ve mantarları da yok etmeye vesile olur. Sarımsak çiğnenerek yenildiği taktirde, içindeki müessir (etkin) maddelerin tesiri en üst seviyede olduğundan, kanser riskini azaltıcı rolü daha belirgin hâle gelmektedir. Pişirilmiş sarımsakta allicin bozulduğundan, sarımsağın antibiyotik özelliği kaybolmaktadır. Sarımsağın bu kadar faydalı özelliklerini öğrendikten sonra, aşırı tüketecek olursanız, bazı yan tesirlerine mârûz kalabilirsiniz. Meselâ çok fazla çiğ sarımsak tüketimi, sindirim sırasında bağırsak gazlarına ve bağırsak mukozasındaki normal floranın zarar görmesine yol açabilir. Pişen yemeklere sarımsak atıldığında, yemek buharı ile nahoş kokuyu veren bileşikler kaybolmaktadır.
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006