KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Çöplük > Çöp Tenekesi


Çöp Tenekesi - Eski, gereksiz konu ve mesajlar burada toplanacaktır!


 
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 15.02.07, 16:55
ZipMaker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
İlk KeLBaYKuŞ!
 
Kaydolma: 28.08.06
Erkek
Mesajlar: 12.101
Teşekkürler: 516
Üyeye 12.628 kez teşekkür edildi
Standart Yaz günleri yaşanan şubatta Polonezköy

Yaz günleri yaşanan şubatta Polonezköy


Her tarafın karlarla kaplı olması gereken bir kış ayında, neredeyse eriklerin çiçek açmaya başladığı bir yaz gününü; bakımlı çiçek bahçeleriyle yemyeşil çam ağaçlarının ortaklaşa görünmez şiirler yazdığı Polonezköy'de değerlendirmenin tadı, şayet bir ömrün iç içe geçmiş değişik aynalarına da selamlar vererek yüreğinizi okşuyorsa...
Kış aylarında, yaz günleri yaşamanın neden olacağı kuraklığa çare bulunmasını; vatan aşkıyla tutuşma yarışına girmiş nutukçularımıza bırakmak daha yerinde olmaz mı?
Bol sulu 20-30 nutuk atıldığında, ne başkent susuz kalır, ne de İstanbul.
***
Küçük bir sepet, üstü örtülü kızarmış sıcak ekmek ve küçük bir tabak zeytinyağında yeşil zeytin...
Kızarmış sıcak ekmekten bir lokma koparıp zeytin tabağına bandığınızda...
Geniş pencerelerin dışındaki rengârenk çiçek tarhlarını da, şubat ayında bir mayıs güneşi emziriyorsa...
***
İçinizden:
- Keşke, Irak'ta birbirlerini salkım saçak öldürme kudurganlığına uğramış Araplar da; öldükten sonra Kevser içmek yerine, sağken Polonezköy'de kadeh tokuşturmayı yeğleselerdi, diye geçmez mi?
Ne yapmalı ki Irak tipi karton ülkelerde, saltanat koltuklarına; ne kadar ölürlerse o kadar kahraman olacaklarına inandırılmış gençlerin cesetleri üstünde çıkılıyor.
***
İnce ince kesilmiş, zeytinyağlı taze fasulye de enfes...
Şubattaki güneşli güzel havalar, sinsi bir umacı gibi barajlardaki suları azalta azalta genel bir kuraklık belasının hamurunu karıyormuş.
Ve bütün bunların nedeni de, kullanılan enerji kaynaklarından çıkan gazların, atmosferin içinde bir sera etkisi yaratarak havayı ısıtması ve mevsimleri değiştirmesiymiş.
Arabaların egzoz boruları, gizli ve evrensel bir cinayet tefrikasıymış.
Kahrolsun petrol, kahrolsun doğalgaz!
***
Demek ki enerji kaynakları değişmek üzere... Birkaç yıla kadar, benzin yerine hidrojenle çalışan arabalar çıkacak piyasaya...
Birbirini öldüren Araplar, hiç binemeyecekler hidrojenli arabalara.
Ee canım biz de; birbirini öldüren Arapları düşünmek için gelmedik, neredeyse yazı andıran güneşli bir şubat gününde Polonezköy'e...
***
Çocukluğumun Göztepe bahçelerinde, altında oynadıklarıma benzer, anıtsal mı anıtsal muhteşem bir çam ağacı...
Babam da gençliğinde, yani 1910'lu yıllarda çok severmiş Polonezköy'ü.
Keşke sağ olsaydı da, bir kadeh de onunla tokuştursaydık.
Babalar, çocuklarını utandırmayacak bir kıvamın çanağında yaşamışlarsa hak ederler ruhlarına bir kadeh kaldırmayı.
***
Kuzu pirzolası da, elle yenmesi için, kemik sapı yaldızlı kâğıda sarılmış.
Üstüne azıcık da kekik ektin mi?
Doğrusu Araplar da, ne kadar meraklıymışlar birbirlerini öldürmeye. Hayret doğrusu!
***
Kuzu pirzolasının yanında bir top beyaz pilav ve kızarmış patatesler, birkaç dilim de kırmızı domates...
***
Bizde de, şair, yazar, sanatçı, bilimci düşmanlığı neden bu kadar yaygın bilemem.
Bir hapishane şiirleri antolojisi yapılsa...
***
Örneğin işte Nâzım Hikmet'in, "Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları"
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.

Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı beyaz duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara;
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım.
***
Bu da Can Yücel'den
Bi Sen Eksiktin Ay Işığı
Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra,
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
Başımızda prensip sahibi bir başçavuş,
Niğde üzerinden Adana Cezaevi'ne gidiyoruz...

Bi sen eksiktin ay ışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!
***
Bir de Cahit Irgat'tan:
İnadına
İnadına mı güzelsin
Akşam üstleri,
Demir parmaklıktan gördüğüm deniz?
İnadına mı fiyakan
Yan yan gidişin
Tombul kıçlı gemi?
***
Şairlere ve beyaz bir kâğıtla bir kalem sahiplerine karşı, bitip tükenmeyen tuhaf bir yamyamlık.
Sonra da bir yakınma:
- Dünya bizi yeterince tanımıyor, diye...
***
Şubatta bir yaz günü... Duble kahvenin yanında lokanta yapımı 4 değişik likör... İçmezsin de ne yaparsın birader?
Anadillerinin tadına ve esprisine varma yerine; yazı adamlarını öldürme şehvetiyle kavrulanlar, neden şu likörlerin tadına bakmayı yeğlemezler ki?
Yazı adamlarını öldürme ve ölümle tehdit etme sayesinde mi yükseliyor bayrak direkleri?
Hoş Araplar da, biribirlerini nasıl öldürüyorlar durmadan; yapacak bir şey yok...
Hadi, şerefinize!

Çetin ALTAN
kaynak: milliyet
Sponsor
 






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006