KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Din ve İnsan


Din ve İnsan - Dinlerin güncel hayata etkisi ve çağımızda din üzerine yorumlar


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 08.07.10, 19:57
kasvet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
red
 
Kaydolma: 10.01.07
Erkek - 34
Mesajlar: 6.935
Teşekkürler: 260
Üyeye 945 kez teşekkür edildi
Arrow Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

Örttüğü başlar kadar onlarında zihinlerini kapatan karaçarşaflar ...

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.

Arap hayranlığı vardı bir zaman şu medeniyette hemde taa Talas Savaşı ile başlayan ve uzun süren bir hayranlık, taa günümüze kadar. Talas'ın önemini herkes bilir Türkler ilk kez İslam dini ile tanışır ve benimser, tabi bunu alırken bu dini uygulayan Araplarında kütürünü alır hemde kendi kültürümüzün onlarınkinden üstün olduğu halde. Kadınları ikinci plana atılması, çok eşlilik, kız çocuklarının değersiz olması, ataerkil aile yapısı, temizlik kavramının daha da kirlenmesi gibi özelliklerin bize geçmesine neden olur. Tabi en baştada şu karaçarşaf olayı. Çölün ortasında kalmış bir milletin kadınlarını kara çarşafa sokması ne denli mantıklı ?
MÖ Sümerli rahibelerin Tanrı için sürekli seks yaptıklarını, yani genel kadınlar olduklarını tarih sayfalarında görebiliriz. Bu rahibeler diğer kadınlardan ayrılmak için kendilerini kara çarşafa bürümüşlerdir. Ee tabi daha fantazik bir olay, süpriz yumurta gibi, dışardan bakıldığında kapkara bir gölge gibi, ama çarşafın altında asıl süpriz, sonrada doyasıya sevap seksi. Tabi çıkan Hristiyan dininin emir ve yasakları dogrultusunda seks daha da kısıtlanıyor ve rahibeler artık hiç seks yapmayan sadece din adına sevap işleyen kadınlar haline geliyor, tabikide karaçarşaf içinde, sanırım tek fark yüz kısmının beyaz bir örtüyle cevrelenip üstüne siyah bir örtü örtülmesi olabilir, hani beyaz namusu, temizliği simgeler anlamıda.
Sonra müslüman Araplar kendilerinden başka ki milletleri ikinci sınıf insan görmeye başlayarak, önüne gelene saldırıyor, bunların içinde Hıristiyan devletlerde var, Hz Muhammed ve Kuran'da onlara soyle buyurmustur, ey siz kul denilen varlıklar, siz ve milletiniz cok edepsiz, sapık ve israfcı bir millet, şu kadınlarınızı ve kendinizi örtünde yola gelin. Aslında buna benzer bi ayettir tabi ama Arapların anlaması gereken budur, kadınlarını mal gibi kullanıp onları zevk için kullanan hatta öldüren Arapların.
Bu örtünme işini Hıristiyanlardan görüp özenen bir Arap milliyeti bu seferde kadınlarının o ipek, ince ve sıcakta serin tutan elbiselerini çıkartıp, onları karaya bürüyorlar. Çölün ortasında kara çarşaf, boydan boya, artık içerde kalan kadınların o bunalım dakikalarını siz düşünün.
Bu örtünme işi dinde vardır haklı olarak, ama bu İslam gibi bilim ve gelecek dininde karaçarşaf olması ya da sıcagın ortasında kadınların kalın şeyler giyip kendilerine eziyet etmesi olamaz. Örtünme giyim, yaşam tarzı gibi değişen olgularada uyması gerekir. Geçmiş tarihlerde saçın görünmesi, ayak ya da el bileğinin görünmesi demek ki erkekleri tahrik ediyormuş ki siz asıl şu abazalık, azgınlık durumlarını düşünün. Günümüzde hangi erkek bir kadının bileğini görünce onun hakkında kötü düşünür, ya da saçına tahrik olur. Bu kavram gelişmeyle beraber değişmeli bence, hani şimdi bir kızın etek giymesi gayet normal ve günahla alakası olmayan bir durum olması gibi ya da belki gelecekte herkes çıpak olacak, o durumda da kadının veya erkeğin çıplak olmasının günah olmamasıdır.
İlk başta kadın erkek eşitliğini savunan bir dinde kadınların bu kadar geri plana düşmesi kabul edilemez. Kadınlar kapansın erkekler ohh denize girsin, sortla dısarı cıkar, tisört giysin, eğlensin, çoşsun. Bu hem eşitliğe saygısızlık hemde kadınların nefsini yok saymaktır. Bir erkek bir kadından haz duyduğu kadar bir kadında normal olarak bir erkekten haz duyar, ee o zaman şu soru ortaya çıkar şortla dolaşmakta günah?
Aslında giyimin günahı olmaz asıl günah bizim şu kafamızdaki çıplaklıktır. Beynini giydiremeyenler başkalarını işte böyle etkileyebilir. İslam gibi dine sahip olup Türk medeniyeti gibi zengin bir kültürün içinde çıplak kalmak bizim ayıbımızdır tabi. Kuran'ı kulaktan dolma bilgilerle, aa bak şu şöyle söyledi bu böyle söyledi deyip inanamakla, sırf Kuran arapça diye Arapların yaptıklarının doğru olduklarına ve kültürlerini benimsemekle olmaz islam, en basitinden kapanmayla olmaz. Ben aldığı çikolata ambalajında arapça ibareler bulunduğu için onu atmayıp, cebine sokan bir arkadaşıma '' Neden atmayıp cebine koydun ?'' sorduğumda ladığım cevap aynen şuydu: '' ÜZERİNDE ARAPÇA YAZIYORDU; ATILMAZ; GÜNAH!''. alın işte yine arap kültürü etkisinde kalan çıplak bir zihin daha.
Gidip bi okuyun şu Kuran'ı, orada kendinizden, çevrenizden kesitler bulacak, dersler çıkaracak, kendinizi düzeltecek şeyler öğreneceksiniz. Tıpkı; psikoloji, roman, ders, gelişim ...vs. kitaplarının toplanmış hali gibi ki yazarı bu evrendeki en bilge kişi, doğruluğundan şüphe uyandırmayan bilgilerle sunulmuş bi hazine. Ya da en basitinden bir kullanım kılavuzuda diyebiliriz.
Ama işte müslümanlar kendi inandığı, uğrunda canlar verip, canlar aldığı dinlerini hiç bilmezler, okuyup araştırmazlar, gardırobun en kaliteli elbiselerle doluyken, dışarda yırtık elbiselerle çıplak ayak gezmek gibidir bu durum. Kulaktan duyma bilgiler, din sevgisinin sömürülmesi, dini siyasi araç yapmaları, kutsal kitaplarda yazanları çarpıtmaları, kendi dinlerini bilmeyen müslümanların durumunu daha da vahim hale getirmiştir. Yoksulluğun, sefaletin, çaresizliğin içine hapsolmuş, devletleri işgal edilmiş, insanları katledilmiş ve hala devam eden şu Ortadoğu Müslümanları bunların en büyük kanıtı.
Osmanlı'yı ele alalım, kuruluşundan yıkılışına kadar, hep bir hoşgörü politikası izlemiştir, bu politika hem devlet yararına hem insanlık yararına hemde İslam yararınaydı. Padişahlar dinimizi alimlerden, bu işi araştırıp kavramış kişilerden öğreniyorlardı. Ki aynı padişahlar savaşlarda bir çok insanın ölümüne sebep oldular, İslamda can almak en büyük günah sayılmasına rağmen, Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini çıkarmıştır yine insan canı almayla ilgili. Bu dinlerini tam bilmediklerinden mi kaynaklanıyor tabikide hayır. Bu dinin olayda değil amaçta olduğunun en büyük kanıtı bence. Amaç kadın zevkiyse kadın ne kadar kapansada erkek yine o zevkinin nefsine düşer ya da kadının aklı nefsindeyse o kadının namaz kılması birşeyleri düzeltmez.
Bu bilgisizlikte tabi bizi başkalarının oyuncağı haline getirmiştir. Musevilerin ve Hıristiyanların en büyük rakibi olan Müslümanlar ve dinleri kullanılmış ve kötülenmişlerdir, en büyük örnek olarak teröristlerin heryerde sakallı erkek ve karaçarşaflı kadınlar olarak bilinmesi. Sömürülmüşlerdir, petrolleri, baharatları, insanları. Hemde bunları onların bile haberi olmadan hatta müslümanlar için iyi şeyler yapıyormuş gibi görünerek yapmışlardır, yapıyorlar. Arabistandaki lüks ve pahalı yaşam merkezleri, otelleri, büyük zengin iş adamları gibi. Ama en büyük sorunu görmüyorlar, kendilerini sömürenlerin kendi halklarını ne duruma soktukları. İç savaşlar, yoksulluk, açlık, hastalıklar, ölümler ... Bu durumu bile dine bağlayan fakir bir toplumun içinde gelişen yedi yıldızlı yaşamı yine onları sömürenlerin tadmasına neden oluyor.
İşte bu karikatürde onun için, kendi dinimizle kendi dinimizi yıkıyoruz, başkaları hamle yapmış olabilir ama biz zaten şah mat olmak için çok kötü oynamışız demekki ... !


Başlıktada söylediğim gibi kendi fikirlerimdir, eleştirilerinizi bekliyorum ...
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 08.07.10, 23:55
HarektOrdusu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 14.11.09
Erkek - 14
Mesajlar: 2.127
Teşekkürler: 376
Üyeye 306 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

Yazdıklarınızın eleştirilecek bir yanı ama ders alınacak yanı çok. Herkes kendi dinini kendi içinde yaşamalıdır bence de. Örtünmek gereksiz, eğer sen kendini ondan bundan korumak için örtsen bile, karşındakinin içinde varsa her türlü pisiliği yapmak, yarım metrekare bir kumaş parçası hiçbir erkeği engelleyemez ki..

Önemli olan insanın kendi isteği ile birşeyleri yapmak. Önemli olan niyettir. Sen sırf sevap olsun diye bir fakire milyon dolarlar vermişsin veya ona sırf yardım amaçlı içinden gelerek gücün yettiğince 3-5 kuruş birşeyler vermişsin.. Hangisinin daha çok sebap olacağı bellidir. Çünkü 3-5 kuruşu sen içinden gelerek vermişsin. Türban olayı da böyledir. İçin temizse, toplumun temizse istersen çıplak dolaş. Ama fesat senin içindeyse içinde yaşadığın toplum pisliğin merkeziyse istersen çadırla gez ne fayda ?
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #3 (permalink)  
Alt 09.07.10, 00:10
jjjensen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bi rain
 
Kaydolma: 28.10.09
Kadın
Mesajlar: 4.924
Teşekkürler: 549
Üyeye 526 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

bu türban olayı erkeklerin kadınlardan daha üstün ve güçlü olduklarının bir değişik göstergesidir. ben Kur ' an da kadınlar için kapanın gözünüz bile görünmesin yazsın inanmıyorum. zaten Peygamber Efendimiz vefat ettikten sonra o zamanın din alimleri toplanmış kadınların nasıl giyinmesi gerktiğini kararlaştırmışlar. günümüzde bakılınca kapanan kadın müslüman kadın namuslu kadın anlamını çıkaran çok insan var taa geçmişte olduğu gibi. ama ben buna da inanmıyorum. insanın zihni kapalı olmasın yüreği kapalı olmasın. bu en önemlisi. yoksa saçını ört bilmem nereni ört erkekler tahrik olur muhabbetini yapan zihinleri örümcek ağı dolanmış olarak görürüm. zararın neresinden dönersin kardır anlamında demek istediğim şu var: annelerin çok bilinçli olması ve aklın bilmin ve bu doğrultuda ahlakın önemini kavrayıp bu şekilde çocuk yetiştirmesini ümit ederim.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #4 (permalink)  
Alt 09.07.10, 11:36
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

tarihte egemenliği altındaki bir milletin dinini kabul eden ilk devletiz. bence süper bir şey.
ama evet. karaçarşaf ne kadar cahilce bir şeydir ya.
aslında peygambermizin zamanında, cahiliyet döneminde kadınlar teşhir ediiyordu.
yani yarıçıplak, köle şeklinde kullanılıyordu. onurları zedeleniyordu.
peygamberimiz onları korumak istedi.
ama artık türkiye cumhuriyetindeyiz. gerek yok buna.

Bu mesaj; Joannie tarafından '09.07.10 - 11:39' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #5 (permalink)  
Alt 10.07.10, 18:14
Sonduraq - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 06.10.09
Erkek - 32
Mesajlar: 1.534
Teşekkürler: 157
Üyeye 238 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

ben bunları deve kuşlarına benzetiyorum onlrda kafayı toprağa gömer kimse onu görmüyo zanneder bir avuç başörtülü insanlarda böyle yapıyo xd başı örter başka yeri açar sonra bize siz müslüman değilsiniz der
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
  #6 (permalink)  
Alt 11.07.10, 15:17
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir. " (el-Ahzab, 33/59).

"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin" umduğunuza nail olasınız" (en-Nûr, 24/31).

"Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır" (en-Nûr, 24/60).

"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir" (el-Ahzâb, 33/59) .


Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dediki: Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde Vucudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi: “Kızkardeşini görmedinmi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez. (Mecmeu’zzevâid nr:4168)

Bu hadis-i şerif’ten hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anla-mışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.

Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dediki:

“Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi bende onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedimki ey Allah’ın resulü ben onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) buyurduki altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)

Ibn-i Abbas (r.anhuma)’dan dediki: “Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır”. (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti" (Ebu Davûd, Libâs, 31). "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).

"Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır" (Ahmed b. Hanbel, II, 187). Diz kapağı avret yerindendir" (Zeylai, Nasbu'r-Raye, I, 297).

Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)

Harbın oğlu Züheyr bana anlattı:bize Cerir Sehl’den o da babasından o da ebu Hureyre (r.a)’den nakletti. Ebu Hureyre (r.a) dediki:Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

Ateşlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamcılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biride bir takım kadınlar topluluğudurki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremiyecekler, kokusu şu kadar! Şukadar! Yürüme mesafesinden alındığı halde bunlar cennetin kokusunu da bulup alamıyacaklardır. (Müslim - sahih bab: libas ve’l- zineh hadis nr.3971)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:

"Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı. (Muvatta', Libas:4)

Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)

İmam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz." (el-Mebsût, 10:155)

"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker" (Tirmizî, Radâ, 18). Hz. Âişe (R.anhâ)'dan nakledilen; "Allah Teâlâ erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.

Hz. Âişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: "Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." (en-Nûr, 24/31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar". Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde "Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı" (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600).
Alıntı ile Cevapla
  #7 (permalink)  
Alt 11.07.10, 16:40
jjjensen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bi rain
 
Kaydolma: 28.10.09
Kadın
Mesajlar: 4.924
Teşekkürler: 549
Üyeye 526 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

fark ederseniz burda erkeklerin ne kadar cinsel yönden dürtülü olduğu kast ediliyor. zamanın şartlarına göre evet bu sözler önemlidir. herkesin yorumuna algısına bağlı. bir bodrum da bir adana da dolaşın bakalım siz erkekler kapalı kapalı 10dk yalnız ne hissedeceksiniz.çoğu erkek ve kadın yalnız bu konuda başka insanların ne kadar acı çekmesine neden oluyor. bir bayanın hakkı değil midir saçını rüzgara karşı açıp bu duyguyu hissetmek.çoğumuz din nedir algılayamıyoruz. basma kalıp düşüncelerle yaşıyoruz. acı çektiriyoruz başkalarına. sen iyi düşün kendini bil karşındakine güven.gerisini Allah a bırak.

herkes kendini eğitsin kendini bilsin. kendi ana bacısını düşünerekten faliyette bulunsun. yoksa çok sözler söylenmiştir.ama ne fayda...
Alıntı ile Cevapla
  #8 (permalink)  
Alt 11.07.10, 16:47
kasvet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
red
 
Kaydolma: 10.01.07
Erkek - 34
Mesajlar: 6.935
Teşekkürler: 260
Üyeye 945 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

Estergon demiş ki:
- "Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir. " (el-Ahzab, 33/59).

"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin" umduğunuza nail olasınız" (en-Nûr, 24/31).

"Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır" (en-Nûr, 24/60).

"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir" (el-Ahzâb, 33/59) .


Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dediki: Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde Vucudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi: “Kızkardeşini görmedinmi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez. (Mecmeu’zzevâid nr:4168)

Bu hadis-i şerif’ten hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anla-mışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.

Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dediki:

“Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi bende onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedimki ey Allah’ın resulü ben onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) buyurduki altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)

Ibn-i Abbas (r.anhuma)’dan dediki: “Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır”. (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti" (Ebu Davûd, Libâs, 31). "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).

"Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır" (Ahmed b. Hanbel, II, 187). Diz kapağı avret yerindendir" (Zeylai, Nasbu'r-Raye, I, 297).

Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)

Harbın oğlu Züheyr bana anlattı:bize Cerir Sehl’den o da babasından o da ebu Hureyre (r.a)’den nakletti. Ebu Hureyre (r.a) dediki:Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

Ateşlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamcılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biride bir takım kadınlar topluluğudurki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremiyecekler, kokusu şu kadar! Şukadar! Yürüme mesafesinden alındığı halde bunlar cennetin kokusunu da bulup alamıyacaklardır. (Müslim - sahih bab: libas ve’l- zineh hadis nr.3971)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:

"Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı. (Muvatta', Libas:4)

Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)

İmam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz." (el-Mebsût, 10:155)

"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker" (Tirmizî, Radâ, 18). Hz. Âişe (R.anhâ)'dan nakledilen; "Allah Teâlâ erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.

Hz. Âişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: "Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." (en-Nûr, 24/31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar". Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde "Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı" (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600).

Neden ki hep kadınlar, erkekler için dizden göbbekten öte serbest, nerde eşitlik diye sormak gerek ama bunların hepsi tarihte öncelerde olan şeyler, o topluma özgü o zamana özgü, zaman kavramı var gelişmişlik var, bunlar o zamandan kalanlar, bunlar gelecek ve geçmiş barındırmayanlar, Allah ve İslam hep eşitliği savunmuştur, İslam hep bilimi savunmuştur, din sadece kişi ile Allah arasındadır ve böyle kadınları kısatlamak çok yanlış ...
Alıntı ile Cevapla
  #9 (permalink)  
Alt 11.07.10, 17:11
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

Doğru diyorsunuz.Eski zamanda gerçekleşen olaylar, gelişmişlik var ancak bakarsanız Kuran ve Hadis bunlar.Ve bu deliller bir konu hakkında varsa başka bir görüş belirtilmiyor, belirtilmez.
En sağlam delil bunlar işte.Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerif.
Bir konuda söylenmiş bir Ayet, veya Hadis, yahut her ikis de bulunuyorsa bu konu üzerinde ne sizin ne de benim kişisel görüşü beyan etmemizde bir fayda var
İyi günler.
Alıntı ile Cevapla
  #10 (permalink)  
Alt 11.07.10, 19:25
jjjensen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bi rain
 
Kaydolma: 28.10.09
Kadın
Mesajlar: 4.924
Teşekkürler: 549
Üyeye 526 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Dinde başörtüsü (kasvet Tadında) ...

Allah akıl niye vermiş biz kullarına. sorun sorgulayın diye.ben Kur 'an bilirim ki yol gösterici. ama bunu sorgulayacaksın . düşünecekesin. araştıracaksın. yoksa okur okur geçerim ben de ayet hadis.... şunu da belirteyim sana o kadar çok yalancı hadis varmış ki bu yüzden çok insanın başı yanmış.aynı dilimiz de olduğu gibi dinimizi de karalamaya çalışanlar var. bu yüzden araştırın arkadaşlar.genç kuşaklar olarak artık bu baş örtüsüne takılıp kalmayı bırakalım. kadınları başı açık ya da kapalı olarak 2 ye ayırmayalım. şu ayette şu bu hadiste bu yazıyormuş diye kişileri yargılamayalım.önce kendimizi bilelim sınırlarımızı bilelim. cahillikten uzak duralım. gerisi zaten dinimizin ahlak ve gereklerine uyar.bu benim görüşüm. sözlerim sakın yanlış anlaşılmasın ben sadece kalıplaşmış düşünceleri olanlara genel konuşuyorum. şahsa dediğim yok.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006