Tekil Mesaj gösterimi
  #29 (permalink)  
Alt 02.09.06, 18:28
PeSSiMiST - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
PeSSiMiST
PeSSiMiSTiC_STyLE
 
Kaydolma: 31.08.06
Erkek - 34
Mesajlar: 1.363
Teşekkürler: 0
Üyeye 9 kez teşekkür edildi
Standart

Dwayne Wade ''FLASH''
Dwyane Tyrone Wade Jr. 17 Ocak 1982 'de Chicago'nun illionis eyaletinde dünyaya geldi. Babası Dw yane Sr. ve annesi Wade daha küçük ken ayrıldılar. Wade 8 yaşına kadar Chicago'nun güneyinde annesi üvey babası ve üvey babasının iki kızıyla birlikte yaşadı. Wade 8 ya şına kadar Amerikan futbolu ve basket bolu sevse de profesyonel olarak spor yapmayı düşün müyordu. 8 yaşında baba sı, üvey annesi ve üvey annesinin üç erkek çocuğuyla birlikte yaşamaya başlayan Wade'in fikri bu yaşta değişecekti.Wade'in babası hem bir matbaada çalışıyor.


hem de yakınlarda bulunan bir basketbol takımının koçluğunu yapıyordu, bu yüzden Wade mali açıdan çoğu zaman rahat olmuştur. Babasının koçluk yaptığı takımın lideri üvey kardeşi Demetrius'tu. Demetrius ve babasından öğrendikleri sayesinde bir basketbol hastası olan Wade, o zamanlar Michigan State ve Chris Webber hayranıydı. Wade başarılı bir oyuncu olamıyordu ne kadar uğraşırsa uğraşsın. Zayıf fundementalinin yarattığı sorunları gücü ve zekasıyla aşmaya çalışıyordu. Liseye geçtiğinde kardeşi Demetrius gibi H.L.Richards lisesine kaydoluyordu. Bu lisenin Amerikan futbolu programı ön plandaydı ama basketbola da önem veriyorlardı. Bunda da en büyük etken takımın yıldızı Demetrius'tu. Wade lisede Amerikan futbolunda daha fazla dikkat çekse de içindeki basketbol aşkı nedeniyle amerikan futbolunu seçmiyor, basketbola devam diyordu. Wade takımda ön planda değildi ve sezon boyunca fazla şans bulamamıştı. Ön plana çıkmak takımın yıldızı olmak için yazın dış şutu ve top hakimiyeti için özel çalışma yaptı. Bu arada boyu da 1.91 olmuştu. Demetrius'un liseden mezun olması ve Wade'in yazın yaptığı çalışmaların etkisiyle Wade takımın en önemli oyuncusu oluyordu. Birebirde rakiplerini çok kolay geçen ve post up'ta rahatça sayı bulabilen Wade son saniyelerdeki başarısıyla da dikkat çekiyordu. Son saniyelerde top artık her zaman Wade'in elindeydi. 20.7 sayı 7.6 ribaund ortalamalarıyla Wade o sezon Chicago'da bayağı dikkat çekiyordu. AAU turnuvasında Illionis Warriors'un koçluğunu yapacak olan Larry Butler Wade'in adını duymuştu ve onun takımına liderlik yapmasını istiyordu. Wade'in Illıonis ile oynadığı maçlar onun adını duyurmasını sağladı ve üniversite koçları artık Wade'e programlarında bir yer açmasını sağladı. Wade lisedeki son senesine girerken Marquette, DePaul, ve Illionis State gibi üniversitelerden teklifler geliyordu. Wade lisedeki son senesinde 27 sayı 11 ribaund ortalamalarını tutturuyordu. Wade'in derslerdeki düşük notları üniversitelerin ona burs vermelerini engelliyordu. Çünkü üniversiteler Wade'in ne kadar başarılı bir basketbolcu olursa olsun üniversitelerde akademik açıdan tutunamayacağını düşünüyorlardı. Ancak onu Marquette üniversitesi kabul etti.Yalnız bir kural vardı. Düşük notları nedeniyle ilk sezon forma giyemeyecek, sadece antremanlara katılacaktı. Deplasmanlara gitmesi yasak olan Wade'e assitan koç bir cep telefonu almıştı ve Wade'i her deplasman maçından sonra takım arkadaşlarıyla konuşturuyordu. Yazın çok çalışan hatta vücuduna 9 kilo KAS ekleyen Wade yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyordu. Üniversitedeki ilk 5 maçında 20.0 sayı 9 ribaund 4.8 asist ortalamalarını yakalayarak kendisine güvenenlerin güvenini boşa çıkarmamıştı. Wade'in sürüklediği Marquette üniversitesi March Madness adı verilen üniversiteler arası turnuvaya katılıyordu ancak ilk maçta şok bir sonuçla eleniyordu. Wade sezonu 17.8 sayı 6.6 ribaund 3.4 asist 2.47 top çalma 1.13 blok ortalamalarıyla bitiriyordu. Conference USA'nin en iyi beşine seçilmişti. Wade ayrıca o sezon okul tarihinde bir sezonda en fazla sayı atan sophomore oyuncu oluyordu. Wade o yaz baba olmuştu. Zaire isimli bir çocuğu olmuştu Wade'nin. O artık daha fazla sorumluluk alması gereken bir oyuncuydu. Wade üniversitedeki üçüncü sezonunda bir süperstar olma yolunda ilerliyordu. Mart ayına gelindiğinde Wade yine erken elenmek istemiyordu. Ecel terleri dökmelerime rağmen ilk turdaki rakiplerini geçiyorlardı. İkinci maçlarında ise Wade'in üstün performansıyla kazanan Marquette son 16 takım arasına kalıyordu. Sıradaki maçı zor da olsa kazanan Marquette 26 yıl sonra final-four'a kalıyordu. Rakip Kirk Hinrich ve Nick Collison'un sürüklediği Kansas'tı. Wade iyi oynamasına rağmen takımının kötü oyuınu Marquette'e mağlubiyeti getiriyordu. Amerikanın en iyi üniversite beşine seçilen Wade 21.5 sayı 6.3 ribaund 4.4 asist 2.12 Top çalma 1.30 blokla oynamıştı. O yaz Drafta girmeyi kafasına koyan Wade'in ilk 10 sıradan seçilmesine kesin gözüyle bakılıyordu.



Draft günü Ca valiers beklen diği gibi LeBron' u ilk sıradan seçti. Onun arka sından da büyük yetenek Darko Milicic. Detroit ta rafından seçiliyor du. Denver da Carmelo'yu seç ti. Torontonun Wade;'i seçebi leceği düşünü lürken onlar u zun açıklarını kapatmak için
Chirs Bosh''u seçtiler. Miami' nin oyun kurucu alması bekleni yordu. Wade ise sutör Guard'dı. Ama Pat Riley Wade'i seçti. Ta kımda Caron But ler, Eddie Jones ve Brian Grant vardı. Pat Riley Wade'in oyun kurucu oyna yacağını ve rakibe eşleşme problemi


yaratmacağını söylüyor ayrıca büyük bir yıldız kazanacaklarını da sözlerine ekliyordu. Takıma Clippers'tan Lamar Odom da alınmıştı ancak tam taşlar yerine oturdu derken Pat Riley koçluktan istifa ettiğini açıklıyor ve takımın başına Stan Van Gundy'i getirdiğini açıklıyordu. Miami ligdeki ilk 7 maçını mağlubiyetle kapattı. Takımlar Wade'in birebirde etkili olduğunu bildikleri için yarı saha oyununda Wade'i bir iki adım geriden savunarak onu şut atmaya zorluyorlardu ve Wade iyi şut sokamıyordu. Wade'in ayrıca fast-break'larda çok etkili olduğunu gören ancak pozisyonları bitiremediğini gören asistan koç Wade'e özel bir çalışma yaptırdı. Uzun ve geniş sopaları potanın etrafına yerleştirerek Wade'e bunlara çarparak, bunların üstünden sayı bulmaya çalıştırıyorlardı. Wade'in bugünlerdeki müthiş zorlama, drive etme, savunmanın üzerinden sayı bulma yeteneğini o zamanlarda geliştiriyorlardı. 21 Aralıkta Golden State'e karşı ilk sezonunun en yüksek rakamı olan 33 sayıya ulaşan Wade sakatlıkları nedeniyle Ocaktaki bütün maçları kaçırdı. Sakatlıktan döner dönmez ilk maçta 27 sayı 10 ribaund'la oynayan Wade bir sonraki maçta da takımın bir maçta bir çaylağın yakaladığı en fazla şut isabet rekorunu kırarak 15 şu isabetiyle oynuyordu. Çaylaklar maçında da 22 sayı 4 asist 3 ribaund ile oynayan Wade yılın çaylağı oylamasında Carmelo ve LeBron'un arkasından üçüncü sırayı alıyordu. Çaylak sezonunu 16.2 sayı 4.0 ribaund 4.5 asist 1.41 top çalma ortalamalarıyla sezonu tamamlarken Sam Cassell'in ardından en yüzdeli şut sokan guard olmayı başarıyordu. Son 21 maçın 17sini kazanan Miami playoff'a 5. sıradan giriyordu. İlk turda New Orleans'la eşleşen Heat Mashburn'un sakatlığı ve Davis'in de yaşadığı bel problemleri yüzünden seriyi 5 yada 6 maçta bitirebileceğini düşünüyordu. Seri 3-3 lük eşitlikteydi. Wade inanılmaz performanslarla herkesi şaşırtmaya devam ediyordu. Son maçı kazanan Miami J-O'neal'lı Indıanaya 4-2 ile eleniyorlardı. Büyük bir takas gerçekleşmişti!!! Shaq Miami'deydi. Gerçi takımın yarısı gitmişti ama... Lakers bu takasta Wade'i alamadığı için çok eleştirildi. Herkes en iyi uzun-kısa kombinasyonunun yao T-Mac olacağını düşünürken Miami'liler de Wade - Shaq diyorlardı. Sezona fırtına gibi giren Heat Wade'in asıl pozisyonu olan şutör Guard'a dönmesiyle daha da başarılı oluyordu. Wade içeriye penetre ediyordu oradan ya sayı çıkıyordu ya Shaq'a bir asist yada dışardaki Damon jones'e bir üçlük asisti oluyordu. Sezonu mükemmel bir yüzdeyle bitiren Heat ilk sıradan playoff'lara kalıyorlardı. İlk seride Shaq etkili olamazken Wade'in önderliğinde seriyi 4-0'la kazanıyordu. Washington Wizards ile eşleşen Heat iki maçta Shaq'ı dinlendirirken Wade artık bir süperstar olduğunu 4 maçı da kazandırarak gösteriyordu Sırada Detroit vardı. Detroit ilk maçı deplasmanda kazanarak kısa süreli bir şok yaşatıyordu herkese. Ancak ikinci maçı evinde Wade'in üstün performansıyla kazanan Heat deplasmandaki ilk maçı kazanıyordu. Wade yine üstün bir performans sergilemişti. Heat deplasmandaki ikinci maçı ise kaybediyordu. Wade o maçta %25 gibi çok kötü bir yüzdeyle oynuyordu. Sonraki maçta Wade'in maçın başlarında sakatlanmasına rağmen kazanan Heat Wade'Siz çıktığı Detroit deplasmanında bozguna uğruyordu. Son maçta sakat sakat oynamasına rağmen son saniyelerde fevri kullandığı bir top nedeniyle maçı kaybettiren Wade oluyordu.

Bugüne gelindiğinde Dwyane Wade tüm dünyada en çok forması satılan NBA oyuncusu oldu. Wade 2005-2006 yılı itibariyle Miami Heat ve NBA'deki 3. sezonunu yaşıyor. NBA'de şu ana kadar169 maç yapan Wade, maç başına 21.8 sayı ortalaması ile oynuyor.

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.
Alıntı ile Cevapla