Tekil Mesaj gösterimi
  #1 (permalink)  
Alt 10.03.07, 11:24
VeNoMaNCeR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
VeNoMaNCeR
Uzman Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek
Mesajlar: 664
Teşekkürler: 0
Üyeye 9 kez teşekkür edildi
Standart freddy geri döndü

12 Eylül faşizminden Kürt-İslam faşizmine

Kenan Evren geri döndü!


12 Eylül’ün kurmak istediği rejim gerçekleştiriliyor

AKP iktidarının Menderes tarzı diktatörce eğilimlerini iyiden iyiye ön plana çıkardığı bir dönemden geçiyoruz. Gericiliğin ve Kürt ırkçılığının, Türk düşmanı bir çizgide tarihsel birlikteliğini ortaya koyduğu bir yapılanma yavaş yavaş Türkiye’yi dönüşsüz bir noktaya doğru sürüklüyor.

TÜRKSOLU olarak haftalardır yaşanan süreci vurguluyor ve uyarıyoruz. Tayyip Erdoğan ve AKP, Hitlervari tertiplerle ulusal güçleri ve Atatürkçüleri tamamen pasifize etmenin yollarını arıyor ve açık bir Kürt-İslam faşizmini kurmanın hazırlığı içerisinde. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi bu sürecin en önemli halkası olacaktır. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığını kazanmak ve Türk milleti üzerindeki mutlak diktatörlüğünü kurmak üzere sabırsızlanmaktadır.

Ancak bu sürecin en önemli galibi Tayyip Erdoğan’ın da ötesinde ABD olacaktır. ABD, Ortadoğu’da tam hakimiyet kurabilmek için Kürt devletini kurmak ve onu güvence altına almak zorundadır. Bu da ancak bu yapılanmaya tepki gösterecek kurumların ortadan kaldırılması, bu başarılamıyorsa tamamen ezilmesinden, susturulmasından geçmektedir.

İlk ezilmek istenen de Türk milleti olacaktır. Bunu başarabilmenin tek yolu ise Türk milletini esir etmenin formülü olarak görülen Kürt-İslam faşizminin kurulmasıdır.

Kurulmak istenen bu rejimin temellerinin atıldığı noktayı araştırdığımız zaman karşımıza 12 Eylül 1980 Amerikancı faşist darbesi çıkmaktadır.

Türkiye’de Atatürkçüleri ve ulus devleti tasfiye etmenin, solu işkenceyle, idamla, hapisle ezmenin rejimi olarak ortaya çıkan 12 Eylül’ün kurmak istediği rejim bugün AKP tarafından kurulmak üzere gündemdedir.

Tam da bu sürecin yaşandığı bir ortamda 12 Eylül faşist darbesinin başı Kenan Evren yeniden ortaya çıktı ve birden konuşmaya başladı.

Türk halkı bir zamanların meşhur sinema filmleri dizisinin kâbustan çıkan katili Freddy Krueger’ın geriye dönüşünü geçen hafta Kenan Evren’in ani geri dönüşüyle yaşamaya başlamış bulunuyor.
Kenan Evren Kürt-İslam faşizmini destekleme emri aldı


Bir anda Marmaris’teki evinde resim yapmaktan vazgeçerek siyasete müdahale eden Kenan Evren’in açıklamalarını, bazılarının yapmaya çalıştığı gibi onun sağlığını yitirmesine ya da yaşının fazlaca ilerlemesine bağlayamayız.

Kenan Evren 12 Eylül’de yapmak istediklerini tamamlayamamış bir Amerikancı faşisttir ve bugün, onun bu misyonunu tamamlayacak olan aktörler, şeriatçılar ve Kürtçüler, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde kazanamadıkları kadar güç kazanmış durumdadırlar.

ABD’lilerin “bizim oğlanlar” olarak adlandırdığı ekibin o dönemki lideri olan Evren, 90’a varan yaşına rağmen yine de ABD’nin göreve çağırmasıyla hevesle çalışmaya başlamıştır.

12 Eylül darbesinin ardından tüm solcu siyasal yapılar dağıtılmış, devrimciler işkenceden geçirilmiş ve Atatürkçülük adına Türkiye’de o tarihe kadar ayakta kalabilen hangi kurum varsa bir bir tasfiye edilmiştir. Bir anlamda Türkiye’nin siyasi tarihi 12 Eylül öncesi ve sonrası olarak ikiye bölünmüştür.

Solun, emekçi hareketinin, devrimcilerin, Atatürkçülerin ezildiği ve ortadan kaldırıldığı dönemin sorumluları 12 Eylülcü faşistlerdir.

Türk toplumunun ilerici ve devrimci dinamiklerini oluşturan bu güçlerinin ezilmesinin dahası siyasi ve fiziksel olarak ortadan kaldırılmasının sonucunda Türkiye’de güçlenen iki yapı ortaya çıkmıştır.

Bunlardan biri şeriatçı harekettir, diğeri de bununla yeniden Şeyh Sait çizgisini hortlatarak bir araya gelen Kürtçülük. Bugün bunlar AKP iktidarının Kürt-İslam faşizminde birleşmiştir.

Bugün Türkiye Kürt-İslam faşizmi tehdidi altındaysa bu durumun doğmasının tek nedeni 12 Eylül’ün yarattığı ortamdır.

AKP’nin Kürt-İslam faşizmi 12 Eylül faşizminin doğal sonucudur.

Evren’in 30 yıllık hayalleri

12 Eylül’ün programı bugünkü gericileşmiş, bölünmeye sürüklenen Türkiye manzarasının o günden kurgulanmasıdır.

Bunu Kenan Evren son açıklamalarında çok net bir şekilde kendisi ifade etmektedir. Türkiye’yi eyaletlere bölme programını aslında 1980’lerde kendisinin planladığını, bunu uygulatamadıklarını, artık bunun yolunun açıldığını belirten Evren; Türkiye’nin 8 eyalete bölünmesini önerdi.

Evren, diğer taraftan da DTP’nin Meclise girmesi gerektiğini belirtti ve Kürtlerin giriştiği istila hareketlerinin tümünü savundu.

Evren, “Marmaris’te çalışan Kürt işçilere itiraz ediyorlar. Bunları çalışmak için siz çağırdınız.” diyerek güney sahillerimizdeki Kürt istilasını olumlamış bulunuyor.

Diğer taraftan da Kerkük’e yapılacak bir müdahalenin yanlış olacağını ve Kürt devletinin kabullenilmesi gerektiğini açıklayarak Barzani ve PKK çizgisini de savunmayı unutmadı.

Özgür Gündem gazetesi ve Evren’in çıkışlarıyla aynı anda kongresini yapan DTP’nin lideri Ahmet Türk de kendileri için bu kadar çırpınan Kenan Evren’i yalnız bırakmadılar.

Özgür Gündem açıklamaları “Kenan Evren’in açıklamaları olumlu” başlığıyla verdi. Ahmet Türk ise, “Darbe yapmış birinin bunları söylemesi, eyalet sistemini de bir olasılık olarak dile getirmesi olumludur. Kenan Evren de gerçeği ve çözüm yolunu görmüş görünüyor” diyerek Kenan Evren’e destek verdi.

Aslında bu Amerikancı cephenin oluşmasının ilk sinyalleri Mehmet Ağar’ın düz ovada siyaset söylemine geçmesiyle ortaya çıkmıştı. Ancak tablonun tamamlanması için Kürtçü, şeriatçı, faşist cephenin Tayip Erdoğan, Apo, Barzani ve Mehmet Ağar’dan oluşan “önderliğinin” tecrübeli bir faşistle tamamlanması gerekmekteydi.

Kenan Evren’in, Freddy Krueger tarzı geri dönüşünün anlamı tam olarak burada yatmaktadır. ABD tüm şeriatçı, sağcı, faşist ve Kürtçü güçleri seferber etmektedir ve Kürt-İslam faşizminde ısrarlıdır.

Kenan Evren’in katılımı ise Kürt-İslam faşizminin 12 Eylül yöntemlerini kullanmaktan çekinmeyeceğinin kanıtıdır. Kısacası Türkiye’yi istedikleri gibi bölecek ve Türk’ü esir edecek Amerikancı faşizmin yönetimi kurulmaktadır.

Evren’in dönüşüne en çok sevinenlerin başında Ertuğrul Özkök’ün gelmesi bizi şaşırtmadı. “Böyle bir tartışmayı ancak Evren gibi bir insan başlatabilirdi. Eski Cumhurbaşkanımızı işte bu değişimi gerçekleştirebildiği bu cesareti gösterdiği için kutluyorum. Yaşı 90 ama emin olun çoğumuzdan genç…” diyerek Evren’i öven Özkök artık daha rahat edebilir.

ABD Kürtleri birleştirdi

Yaşanan Kürt-İslam faşizmi sürecinin önemli bir öğesi de Kürtlerin kendi aralarında birliğe gidiyor olmasıdır. ABD, burada da bir toparlanma yaratmış bulunuyor.

Haftalardır devam eden Kerkük’e müdahale edilmesi tartışmalarından, Barzani ve Talabani’yle görüşüp görüşmeme çekişmelerine kadar Türkiye’nin gündeminin ilk sıralarından aşağıya inmeyen Kürt bölücülüğü, belki de Türkiye tarihi açısından en önemli aşamalarından birine gelmiş bulunuyor.

28 Şubat 2007 günü PKK’nın yasal partisi DTP’nin kongresi toplandı. Gene her zamanki görüntüler kongreye hakimdi. İstiklâl Marşı okunmadı, Apo’dan “Sayın Öcalan” diye bahsedildi ve lehinde sloganlar atıldı; ancak bu seferki kongreyi önemli kılan birkaç bileşen var.

Bunlardan birincisi olan Kürt bölücülüğü, bu kez kendi tarihsel misyonu “Kuvayı Milliye’ye karşı mücadeleyi” açık açık ilan etti.

Milli Mücadele Derneği’nin düzenlediği “Hepimiz Tük’üz, Hepimiz Mustafa Kemal’iz!” yürüyüşünün ardından özellikle Gündem gazetesi aracılığıyla açıkça dile getirilen Kuvayı Milliye düşmanlığı artık Kürtçülüğün parti politikası olarak da ilan edildi ve 1919’dan bugüne aslında değişen çok fazla bir şeyin olmadığını kanıtladı.

DTP eşbaşkanı Aysel Tuğluk, açıkça PKK’nın siyasal sürece katılmasını savundu. Ölen PKK’lılar için saygı duruşu bile düzenlendi.

Diğer taraftan bu kongre, ABD’nin İran saldırısı için hazırlıklarını yoğunlaştırdığı bu dönemde Kürtlerin bir araya gelerek derlenip toparlanmasının da toplantısı olarak algılanmalıdır. ABD, PKK’nın İran’daki kolu PEJAK aracılığıyla bölgede etkinliğini artırmaya çalışıyor.

Geçmişte birbirinden nefret eden ve zaman zaman da birbirleriyle çatışan PKK, KDP, KYB gibi Kürt grupları, ABD’nin Irak işgaliyle beraber bir araya gelme ve Amerikancılık zemininde birleşme eğilimindeydiler.

Artık DTP’den Leyla Zana ekibine, Barzani’den Talabani’ye tüm Kürtler birleşiyor ve Türkiye karşıtı bir cephe oluşturuyor. Türkiye ise yaşananların çok ayırdına varamayan ulusal güçlerin zaafını ve aslında olup bitenlerin bir parçası olan AKP iktidarının Kürt-İslamcılığının doğal sonuçlarını yaşıyor.

AKP ve DTP’nin esas bileşenleri olduğu cephe Kenan Evren’den, Serdar Turgut’a, Şerafettin Elçi’den Leyla Zana’ya kadar bir araya gelmesinin belki de garip karşılanabileceği kesimleri bir araya getirdi.

Ancak tüm bu isimlerin esas özelliğinin görünürdeki etiketleri ne olursa olsun Amerikancılık olduğu gözden kaçırılmazsa şaşırmak için aslında hiçbir neden olmadığı da ortadadır; ama gelin yaşanan sürece biz gene de biraz daha yakından bakalım.

12 Eylül’den bugüne Kürt-İslam faşizmi

12 Eylül faşist darbesinin lideri Kenan Evren bu hafta yeniden sanki bir yerlerden “konuş” emri gelmiş gibi konuşmaya başladı. En son “Kıbrıs’ta fazla toprak almıştık.” diyerek Rumların elini kuvvetlendirmesinden beri çok ortalarda görünmeyen Evren bu sefer de AKP faşizmini ve Kürt bölücülerini savunmak için ortaya çıktı.

Evren’in aniden açıklamak gereği hissettiği görüşleri ABD’nin paket programı gibi bir içerikteydi. Evren, önce Menderes’i ve Tayyip Erdoğan hükümetinin uygulamalarını ne kadar beğendiğini anlattı, ardından da taleplerini (!) açıkladı.

Evren, öncelikle seçim barajının % 7’ye indirilmesini ve DTP’nin meclise girmesinin istedi. “Bakın,” diyordu Evren Paşa, “Leyla Zana artık ne kadar ılımlı. DTP de hele bir meclise girsin ne kadar yumuşayacak.”... Bunun yanında Kenan Evren, “Türkiye’de artık eyalet sistemi kurulmalı.” diyerek, bölünmenin önünü açıcı bir öneride daha bulundu.

Kerkük’e müdahale konusunda ise “Artık ortada bir Kürt devleti var, Kerkük’e müdahale edilemez.” diyerek tutarlılığını kanıtladı!

Aslına bakılırsa Evren AKP-PKK-Barzani çizgisinin sözcülüğünü yapmış bulunuyor. 12 Eylül cuntasının başı olan Evren’in bu açıklamaları, Tayyip Erdoğan’ın Kürt-İslam faşizmi uygulamalarını da cesaretlendirir niteliktedir.

Gerçekten de 12 Eylül’ün yaratmak istediği Türkiye’yi AKP faşizmi yaratmaktadır. 12 Eylül solu ve Atatürkçülüğü ezmek için yapılmıştı, AKP faşizmi ise tamamen yıkmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Ne oldu da Kenan Evren aniden kendisini konuşmak zorunda hissetti diye mi soruyorsunuz? Bunun tek bir cevabı varsa o da ne Amerikancılıktan, ne de faşistlikten emekli olunabildiğidir.

Emekli darbeci olabilirsiniz; ama efendiniz sizi kullanmak istediğinde 90 yaşınızı geçseniz de hemen koşmanız gerekir.

Kolay gelsin Kenan Paşa, sana daha çok iş düşer…
Sponsor