Tekil Mesaj gösterimi
  #131 (permalink)  
Alt 13.03.10, 15:56
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Walter Bishop
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 30
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


10 .Bölüm: Kraliçe’nin İhtişamı

Queen Claudia Greenville’nin ağzından
Bu bir Kraliçenin ihtişamının sonudur. Orlando’nun benim için geldiğini biliyorum. Beni ihbar ettiğini de duyabiliyorum. Fısıldaması bir işe yaramaz. Sanırım kaçma vaktim geldi. Bütün bu ihtişamlı hayattan kopmanın zamanı geldi. Vampirlerin iyilik yolunda olmasını savunmak için kraliçe rolünde biraz daha oynamalıydım ama eninde sonunda Damian benim neler çevirdiğimi anlayacaktı. Hızlıca üstüme başıma bir şeyler alarak odanın camından atladım ve orada uzaklaştım. Yeterince uzaklaştığımı hissettiğimde bir ses duydum. Bu ses kulaklarımda sonsuza kadar yankılanacak kadar kuvvetliydi.

“Claudia!” diyordu kalın ve tiz ses. Bu kesinlikle Damian’dı. Beni odada bulamayınca sinirlenmiş olmalı. Sanırım arasında bir casusun olduğunu gördüğü zaman Jason’ı daha çabuk ele geçirmek isteyecek. Jason’ı uyarmalı ve Caine’nin Dünya’ya gelmesini engellemeliyim. Neden mi engellemeliyim? Ben golkondaya ulaşmak için yıllarca uğraştım, bu vampirlerin nirvanaya ulaşması gibi bir şey, bir nevi kötülüklerinden arınması. Tamamen saf ve iyi bir hale bürünmesi demektir bu. Yani Milford kasabasına rahatlıkla girip çıkabileceğim anlamında. Caine Dünya’ya geldiği zaman kendi ırkını köleleştirecek kendisine. Bir vampirin kölesi olmak istemiyorum. Bu yüzden iyilik yaparak onu durdurmalıyım. Dünya’ya gelmesi bütün insanları da tehlikeye sokuyor. Biz golkondaya ulaşan vampirlerin aslında tek istediği bir şey var tekrar insan olabilmek. Jason Dünya’ya gelen bir aracı, onun güçleri Tanrı tarafından verilmiş. İsterse bizi tekrar insan yapabilecek güce sahip. Güçlerinin farkına vardığında onu iyilik için kullanmalı ve Dünya’yı iyi bir yer haline çevirmeli. Eğer ki bunu yapamaz ve Caine’nin kazanmasını sağlarsa Jason ölür ve kötülük Dünya’ya hızlıca yayılır. Dünya’da tek bir insan bile kalmaz vampirlerin yaşadığı bir yer haline gelir. Bunun olmasını istemiyoruz çünkü insan ırkı yok edilirse vampirler aç kalır ve ondan sonra vampirler kendi ırkından beslenmeye başlar. Caine’nin bizleri düşündüğü falan yok onun istediği tek şey intikam. İnsanlıktan atılmanın intikamını insanları öldürerek çıkarmak istiyor. Onu durdurmalıyım. Bu yüzden kasabaya doğru gideceğim. Öncelikle Jason’la konuşup her şeyi kararlaştıracağım ve sonrada diğer golkondaya ulaşmış vampirleri toplayıp Jason’un ordusunu güçlendireceğim.

Vampirlerde ki bu hızlı koşma yeteneği gerçekten işe yarıyor. Galiba Milford kasabasına hoş geldiniz yazılı tabelayı görebiliyorum. Gerçekten heyecanlıyım birazdan Dünya’nın kaderini değiştirecek bir konuşma yapacağım. İşte geldim. Görebiliyorum vampirlerin gözünden kasabanın nasıl göründüğünü görebiliyorum. Şuan önümde cehennemdeki kadar sıcak bir ateş var. Onu geçmem gerekiyor. Bunu geçmeyi başarabilirsem gerçekten golkondaya ulaşmışım demektir.

Gözlerimi kapattım ve ayağımı kaldırarak ileri doğru attım. Sonra yavaşça yere bastım hiçbir acı yoktu şuana kadar. Ayağımı yere attıktan sonra gözlerim kapalı birkaç adım daha gittim ve ardından gözlerimi açtığımda ateşi geçtiğimi gördüm. Gerçekten golkondaya ulaşmıştım. Bu inanılmaz bir şeydi her vampirin yaşaması gereken bir şey. Derin bir nefes alarak yavaşça ilerledim. Sessizce ve yavaş bir şekilde ilerliyordum. Neredeyse ateşi göremeyecek kadar olduğumda karşıma bir dizi ev çıktı. Bu kasabanın gerçekten bu kadar güzel ve ihtişamlı olduğu aklıma gelmiyordu. İnsanların arasına katılmalı mıydım? diye düşünüyordum. Benim vampir olduğumu fark ederler miydi acaba? Bunu denemeden bilemeyeceğim sanırım.

Neredeyse gündüz olmuştu ve güneşe çıkabiliyordum. Golkondaya ulaşmanın bir avantajı da güneşte rahatça dolanabiliyorsunuz ama hala bir vampirsiniz. Eskisi kadar acıkmıyorsunuz, hayvan kanı içseniz bile sizi idare edebiliyor. İnsanlara karşı hiçbir zaafınız kalmıyor kısacası. Onlarla rahatça konuşabiliyor ve onlara daha yakın olabiliyorsunuz. Eski gibi boyunlarından gelen kan pompalama sesini duymuyorum. Bu harika bir şey! Sanırım saat neredeyse 8 veya 9 civarı. Uzun zamandır ilk defa bu saatlerde dışarı oluyorum. Gerçekten uzun bir zaman sonra yaklaşık bin yıl veya daha fazla hatırlamıyorum bile.

İnsanların arasına daldım öylece, işine giden insanlar, okula giden küçük çocuklar, binlerce insan ne kadarda mutlular. Biz vampirlerin hiç böyle mutlu bir hayatı olamaz, böyle neşe dolu, eğlenceli bir hayatı. Hepsi kan için ölen pislik birer mahlûkat ama insanlar gerçekten Tanrı tarafından yaratılmış en harika canlılar. Bu düşüncelerden sıyrılarak Jason’ı bulmak için kolları sıvadım ama anladım ki onu nerede arayacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Onun için kasabanın merkezine giderek onun adresini öğrenmeliyim. Yolda giderken normal bir insan gibi davranmalıydım. Onun için yavaşça kaldırımda yürüyordum ki bir anda biri arabasıyla yanıma gelerek durdu. Bir erkekti bu. Kumral saçlıydı ve biraz da yapılıydı. Yüz hatları gayet alçakgönüllü olduğunu gösteriyor. Biz vampirler bir insanın yüz hatlarından nasıl bir insan olduğunu anlayabiliriz. Dudakları ince ve ağız kenarları, dudaklar ileri uzandığında üst dudağın alttakinin üzerine çıkacak şekilde gevşek olan insanlar alçakgönüllüdürler. Bu aslan tipine uygun gelmektedir. Aynı şeyi büyük ve küçük köpeklerde de görebiliriz. Dudakları ince, sert ve köpek dişleri hizasında yukarıya doğru
çekilmiş olan insanlar aşağı ve bayağıdırlar. Bu domuz tipine uygun gelmektedir.
Dudakları kalın ve üst dudak alttakinin üzerine çıkan insanlar aptaldırlar. Bu
eşek ve maymun tipine uygun gelmektedir. Üst dudağı ve üst damağı öne doğru
çıkan insanlar huysuz ve kavgacıdırlar. Bu, köpek tipine uygundur.

Arabada ki adam aslan tipine uygun gelmekte ve onun alçakgönüllü olduğunu göstermekte bu yüzden ondan korkmama gerek olmadığını hissediyorum.

“Selam, bayan nereye gidiyorsunuz.”

“Şehir merkezine gideceğim.”

“Şehir merkezi buraya çok uzak kalıyor, isterseniz sizi oraya götürebilirim.”

“Aslında iyi olabilir.” Diyerek açılan kapıdan arabaya bindim.

“Şehir merkezinde ne yapacaksınız bayan?”

“Birinin adresini öğreneceğim.”

“Herhalde burada tanıdığınız birine geldiniz. Kimi arıyorsunuz? Belki tanıdığım biridir size yardımcı olabilirim. Nasıl olsa küçük bir kasaba burası” diyerek gülümsedi.

“Onun adı Jason. Jason Fullen.”

“Gerçekten tanıdığım birisine denk geldiniz. Onu tanıyorum ama şuan kasabada değil.”

“Ne! Kasabada değil mi? Şuan tehlikede olmalı.”

Dediğim anda adam bir anda hiddetlendi ve direksiyona daha sıkı sarılmaya başladı.

“Siz kimsiniz? Ve neden Jason’ı arıyorsunuz hanımefendi?”

“Ben Claudia, Queen Claudia Greenville. Yani senin bileceğin adım ile Claudia Logan.” Dediğim anda arabayı bir anda kenara çekti ve arabanının içinde bana bakarak.

“Senin burada ne işin var ve ayrıca buraya nasıl girdin?”

“Önce bir sakin ol Peter! Sana ve kimseye zarar vermek için buraya gelmedim. Size yardım edeceğim.”

“Bir vampir bize nasıl yardım edebilir. Hem de vampirlerin kraliçesi.”

“Golkondaya ulaşmış bir vampir size yardım edebilir.” Dediğimde asık olan adamın yüzü biraz daha sakin bir hal aldı.

“Seni diğerlerinin yanına götürmek zorundayım.”

“Peki, bende zaten sizin takımınızı arıyordum” diyerek adamın güvenini kazanmaya çalışıyordum.

Birkaç dakika gittikten sonra ambar gibi bir yere geldik. Kasabanın diğer tarafında kalan ve gizli bir yerdi. Büyük bir kapının ardından bir ofise geldik. Siyah renginin hâkim olduğu bir ofisti. İçeriden bir kadın ve bir adam çıktı.

“Melanie size birini getirdim.”

“Kimmiş o?” diyerek içeriden bir adamla geldi Melanie.

“Queen Claudia Greenville yani Claudia Logan.”

“Ne? Vampirlerin kraliçesinin burada ne işi var?”

“O artık bizden biri sayılır Melanie. Golkondaya ulaşmayı başarmış ve Damian’dan kaçarak buraya gelmiş.”

Bunu ona söylediğimi hatırlamıyorum. Kaçtığımı nereden biliyor?

“Demek öyle Hoş geldiniz majesteleri” diyerek önümde eğildi Melanie. Bu duruma şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

“Fazla konuşkan biri değilsiniz sanırım. Ofisime gecelim size sormak istediklerim var.” Dedi sakin bir şekilde. Gerçekten beni sakin bir şekilde karşıladılar hala şaşkınım.

İkimiz beraber ofise girdik. Diğer ikim adam ise dışarıda bekliyorlardı.

“Öncelikle Hoş geldiniz, buraya gelmenizin sebebini sorabilir miyim?”

“Jason’a yardım etmek istiyorum. Caine’yi durdurmak.”

“Neden böyle bir şey isteyesin ki?”

“Çünkü bende insan olmak istiyorum.”

“Caine’ye neden ihanet edeceksin?”

“Çünkü o Dünya’ya geldiğinde insanları tamamen yok edecek ve vampirleri de kendine köle haline getirecek. Dünya’da insan olmadığı için vampirler kendi ırklarıyla beslenmeye kalkışacak. Bunu olmasını istemem ayrıca bir vampirin kölesi de olmak istemem. Sizin gibi tekrardan insan olmak istiyorum.”

“Bunların hepsini Jason yapabiliyor ama şuan burada değil. Güçlerini öğrenmesi için onu kasaba dışına çıkardılar.”

“Bu tehlikeli olabilir. Damian benim ona ihanet ettiğimi öğrendiği zaman çok sinirlendi. Şuan Jason’ı aramak için her şey yapıyor olabilir.”

“Sanırım onları uyarmalıyız. Hadi gel nerede olduklarını biliyorum.” Dedi Melanie ve hızlıca oradan uzaklaştık. Diğer iki adamada neler olduğunu anlatarak.


Bu mesaj; Walter Bishop tarafından '13.03.10 - 16:13' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor