Tekil Mesaj gösterimi
  #1 (permalink)  
Alt 24.02.10, 21:49
NoMaD - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
NoMaD
Uzman Baykuş
 
Kaydolma: 25.07.09
Erkek
Mesajlar: 739
Teşekkürler: 283
Üyeye 162 kez teşekkür edildi
Standart Jacob ve siyahlı adam üzerine İncil’den bir kısım

Bu hikaye iki kardeşin (Jacob ve Esau) aralarındaki ilişkiyi anlatıyor. Lost’a da uyarlanabilecek bir durum.

Uzatmadan, buyrun hikaye



Hayır. En azından çok fazla olmadığından eminim.

Bu daha doğmadan kavga eden iki kardeşin hikayesi. Bu dert ve mutsuzluğa neden olmuştur. Fakat sonra, kavga her zaman sürmüştür.

Isaac Rebecca ile evlendiğinde 40 yaşındaydı. Yıllar geldi geçti fakat onların hiç çocuğu olmadı. Ve Isaac Tanrı’ya yalvardı “Tanrım karım Rebecca’ya bir iyilik yap ve bizi bir çocuk ile kutsa.”

Tanrı Isaac’in duasını duydu (ki o her duayı duyar) ve onu yanıtladı. Isaac 6o yaşına geldiğinde Rebecca hamileydi, üstelik bir de değil ikiz çocukları olacaktı.

Fakat çocuklar doğmadan önce Rebecca onların içinde kavga ettiklerini duyabiliyordu.

“Neler oluyor?” dedi Rebecca.

Ve Tanrı cevap verdi.

“Senin karnındaki bu çocuklar iki ulusun babaları olacak. Tıpkı şuan kavga ettikleri gibi, bu iki ulus ta kendi aralarında çekişmeler yaşayacaklar. Biri diğerinden daha güçlü olacak ve büyük olan küçük olana hizmet edecek.”

Ve çocukların doğum zamanı geldi çattı.

İlk çocuk erkekti. Onun her yanı kırmızıydı (red) ve her tarafı saçla(kılla) kaplıydı ve Isaac ve Rebecca ona ilk seslendikleri kırmızıyı çağrıştıran, Esau adını verdi. İkinci doğan da erkekti, doğumu hemen Esau’yu takip (heel) ettiğinden ona da bunu çağrıştıran Jacob adı verildi.

Çocuklar büyüdü.

Esau ormanda dolaşmayı seven güçlü, yetenekli bir avcı oldu. Jacob ise daha çok evde oturmayı tercih eden sakin biriydi.

Isaac, Esau’yu eve avdan getirdiği vahşi yiyeceklerden dolayı daha çok seviyordu. Fakat Rebecca Jacob’ı daha çok seviyordu çünkü o yemek yapmayı öğrenmişti ve evin etrafındaki işlerle uğraşmayı seviyordu.

Bir gün Esau tekrar ava gitmişti, ama bir kaç gün geçmesine rağmen Esau istediği gibi bir av olmamıştı. Bu yüzden dolayı eve açlıktan ölecek kadar acıkmış bir durumda dönmüştü. Esau eve döndüğünde, Jacob da daha yeni bir kap sıcak, buğulanmış, güveç yemeği yapmıştı. ağız sulandıran kokusu her yeri kaplamıştı.

“Şu kırmızı yemeğin birazını bana ver, açlıktan ölüyorum.” dedi Esau.

Jacob tam bir entrikacıydı, ve “Tabi ki veririm bu güveçten, ama sen bana Doğum Hakkını (BirthRight) verirsen” dedi.

Doğum hakkı çok önemli bir şeydi. Esau’nun daha önce doğmuş olmasından dolayı Doğum hakkı ona gitmişti. Isaac öldüğünde, doğum hakkından dolayı evin sahibi ve Isaac’ın mirasından Jacob’ın aldığının iki katını alma hakkı Esau’nun olacaktı.

Fakat burda Esau büyük bir hata yapmıştı.

O açtı.

Yarını düşünecek hali yoktu. Doğum hakkı denen şey o kadar da uzun süreli planlanacak bir şey değildi .

Fakat Jacob daha akıllıydı. Bir gün yarının geleceğini biliyordu. Eğer doğum hakkı onun olursa, evin sahibi de o olacaktı.

“Doğum Hakkını bana ver, ben de sana yemekten vereyim.” dedi Jacob tekrar, bir kaşık dolusu enfes yemeği ağzına götürürken.

“Tamam , tamam ” dedi Esau. “Doğum hakkım senin olsun, açlıktan ölmek üzereyken bana ne faydası var ki.” Açlıktan ölmek üzere falan değildi de. Sadece açtı.

“Söz veriyormusun ?” diyi sordu Jacob.

“Veriyorum.” dedi birden Esau.

“Pekala öyleyse” dedi Jacob ve Esau’ya istediğini verdi.

Sonuç olarak Esau bir tas yemek ve bir kaç dilim ekmek için doğum hakkından vazgeçmişti.

Pek de zekice değildi bu.

Burada arkadaşım, doğum hakkını Adanın sahibi olma hakkı olarak düşünmüş. Aralarındaki çatışma ise bu yüzden başlamış, yani Jacob’ın, aslında Esau’ya ait olan hakları sinsice ele geçirmesinden dolayı başlayan bir kavgadır. Ayrıca iki ulusun babası olacakları belirtilmiştir. Bence bu iki ulus İyi ve Kötü olabilir. Zaten Lost’un başından beri süregelen serüven iki zıt kutupun çarpışması, yani İyi ve Kötü’nün çatışmaları değil midir.

Ayrıca Esau’nun avcı olduğu belirtilmiş. Biz biliyoruz ki adada avcılığıyla ünlü olan tek kişi John Locke. Yani Esau, bölümün başında Jacob’a “seni öldürmeyi ne kadar çok istiyorum biliyorsun değil mi” gibi birşey söylemişti. Bu durumda avcılık yeteneği Locke’un kılığına girerek, Jacob’ı öldürmek istedi ve henüz bilmiyoruz ama başardı galiba.

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


Alıtnıdır.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor