Tekil Mesaj gösterimi
  #13 (permalink)  
Alt 16.02.10, 10:48
Crimson Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Crimson Lady
My Perfect Circle
 
Kaydolma: 28.08.09
Kadın - 33
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Karanlığa Aşk

birbakıpçıkıcam demiş ki:
- Biraz geç fark ettim önce onun için özür dilerim.

Hikayeye çok güzel bir giriş yapmışsın. Eğer bir kitap olsaydı kesin almadan gitmezdim.

Bu kadar hızlı koyman çok güzel inşallah böyle devam eder
Teşekkür ederim=) İşte dördüncü bölümle karşınızdayım...

Bölüm 4: "Bana Cevap ver!"

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


Natalie öfkesine ve korkularına yenik düşmüştü tekrar... Olanlara anlam yüklemeyi bırakmıştı. Çaresizce köşeye sıkışmıştı, aşağılık hissine kapılmıştı ve ağlıyordu.

Brian, eliyle Natalie'nin zarif çenesini kavradı. Eli o kadar soğuktu ki, Natalie karşısında duranın ölü olduğuna yemin edebilirdi. Çekimser bir bakış attı. Brian, çocukluk arkadaşı, karşısında soğuk kanlılıkla duruyordu. Dudaklarında hafif bir tebessüm vardı ve hiç de krkutmayı amaçlayan bir tavır içinde değildi. Ama Natalie korkuyordu işte, kafasında sorular vardı; Brian buraya nasıl gelmişti? Natalie'nin burada olduğunu nasıl biliyordu? En kötüsü, bütün bunlara sebep olan Brian mıydı?

"Ağlama artık, kendini bu kadar üzdüğüne değmez..."

"Buna inanmak istemiyorum. Bu sen olamazsın... Bu sen değilsin Brian... Lütfen bana bunun bir aldatmaca olduğunu söyle!"

"Benim, karşında duruyorum işte. Kafadaki soru işaretlerini bir süreliğine kenara bırak."

Natalie sadece yüzüne odaklanmıştı Brian'ın. Donuk bir ifade vardı yüzünde, donuk, fakat çekici... Korkutucu fakat aynı zamanda güven verici bir etkiye sahipti gözleri. Dudakları kül rengiydi, tıpkı Natalie'ninkiler gibi...

"Bana cevap ver! Bana borçlusun bunu en azından..."

"İstediğin yanıtlarsa, yakında onlara kavuşacaksın. Önce buradan çıkmalıyız. Oldukça bitkin görünüyorsun..."


...
Polis bir kurdun saldırmış olabileceğini söyledi, yahut bir ayı saldırmıştı ailesine. Natalie olanlardan sonra kendine gelememişti zaten. Brian sürekli yanındaydı. Desteğini esirgemiyordu hiçbir şekilde. Yalnızca geceleri yalnız bırakıyordu Natalie'yi, ama yine de salonda nöbet tutyordu çoğu kez. Natalie kabuslar görmeye başlamıştı bile olaydan 3 gün sonra. Yatağından sıçrıyordu kan ter içinde. Birçok kez annesi ve babasını canlı canlı bir kurt yerken görmüştü. Sonra ikisinin gülen yüzü boşlukta kaybolup gidiyordu.

Olaydan iki hafta sonra Brian'ın önerisine uyup bir terapiste gitmeye başladı. Seansların takip ettiği günler Natalie'nin davranışlarında düzelme gözleniyordu. Bu duruma en çok sevinen şüphesiz Brian'dı. Wyoming'den gelen akrabalarının tek yaptığı boş teselli vermekti. Natalie hiç bir zaman sevmemişti onları zaten. Ama Brian dostluğun tam karşılığıydı onun için. Kendisini hiç bu kadar yakın hissetmemişti genç delikanlıya...

ÜÇ yıl sonra herşey yine eskisi gibi olmaya başlamıştı. Kabuslar son bulmuştu. Natalie koleje başlamıştı. Brian ile olan dostlukları hiçbir değişim göstermemiş, aksine güçlenmişti. Brian ona bir ağabeyden daha yakın ve özveriliydi. Kolejin öğrenci evlerinde beraber kalıyorlardı ve hemen hemen hergün bir diğerinden daha eğlenceliydi.

11 Kasım 2009... O gün yine sıradan bir gündü Natalie için. Brian kahvaltıyı hazırlayıp çığlık çığlığa uyandırmıştı onu. Okulda Profesör R. Hamperd ile görüşmesi vardı. Biraz geç kalmasına rağmen Hamperd Natalie'yi severdi ve bunu bir sorun olarak karşılamadı. Hamperd Natalie'nin asistanı olmasını teklif etmiş, ilerde bu sayede okulda aşama katedebileceğini söylemişti. Natalie için bu bulunmadık bir fırsattı elbette. Kabul etmek için bir an bile düşünmedi. Görüşme sonrası derse girdi. Akşam Brian'a haberi vermek için sabırsızlanıyordu. Sınıf arkadaşları akşam biryerde içmeyi planlıyordu. Bunu kutlamak gerekti... Onları kırmadı, beraber ders çıkışı uğrak mekanlarından birine gittiler. Müzik, alkol, sohbetin yoğunluğunu uçurup gitmişti. Gecenin sonunda evlere dağıldıklarında Natalie zorlukla evin yolunu bulabileceğini anladı. Brian'ı aramaya koyulduğu sırada arkasından biri koluna girdi.

"Beni korkuttun Brian!"

"Amacım bu değildi. Hadi leş gibi kokuyorsun. Eve gidip bir duş alsan iyi olacak."

"Biliyor musun, ben de tam seni arayacaktım..."

"Biliyorum."

Eve gittiklerinde Brian Natalie'yi banyoya bıraktı. Natalie bir süperkahramanla arkadaş olduğunu düşünüyordu. Hızlıca bir duş aldı. Hala haberi vermeyi düşünüyordu Brian'a. Salona indi.

"Biliyor musun artık sevgili arkadaşın..."

Natalie Brian'ı göremedi odada. Gitmişti...

...


Çıktıklarında sokakta sadece bir kaç ayyaş vardı, yağmur yağıyordu. Brian Natalie'nin koluna girmişti.

"Güzel bir duş alsan iyi olacak."

Natalie gözlerini dikmiş bakıyordu Brian'a. Zorlukla konuşabildi;

"Bana neden birşey söylemeden gittin?"
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler: