Tekil Mesaj gösterimi
  #5 (permalink)  
Alt 14.02.10, 12:35
Crimson Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Crimson Lady
My Perfect Circle
 
Kaydolma: 28.08.09
Kadın - 33
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Karanlığa Aşk

BöLÜM 2: Geçmiş (Santa Monica)

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


Natalie, daha beş aylıkken babasının işi yüzünden taşınmışlardı bu güzel şehre. İnsanlarının çok az yerde karşınıza çıkabileceği Santa Monica'da gerçekten kendini hissettiren bir huzur ve düzen havası vardı. Babası Levellyn Marshall o zamanlar genç bir polis memuruydu. Yakışıklı bir adamdı ve Natalie ergenlik döneminde sırf bu yüzden babasını arkadaşlarından uzak tutmaya özen göstermişti. Babasına adeta aşıktı. Annesi Vivian, her zaman nazik bir kadındı. Daha sonradan Natalie, annesinin babasına layık olabilmek için çok çaba sarfettiğini fark etmişti. Gerçekten de babasının annesini sevme nedeni de buydu. Güzel bir kadın değildi annesi, ama Levellyn hayatı boyunca böylesi iyi yürekli bir kadınla da daha önce karşılaşmamıştı. Vivian ise deli gibi aşıktı Levellyn'e.

Onlarınkisi mutlu bir aileydi. Ortalama bir gelir, tutumlu ebeveynler, anlayışlı bir evlat ve tatlı huysuz bir büyükbaba... Maximmilian Marshall huysuzdu kesinlikle, fakat söz konusu Natalie ile oyun oynamaya gelince akan sular dururdu. Eşi Kate lenf kanserinden vefat etmişti. Şimdi tek sığınağı sevimli Natalie, oğlu ve Vivian'dı.

Natalie okul hayatı boyunca hep gözde bir öğrenci olmuştu. Öğretmenlerinin sevilen bir öğrencisi, arkadaş toplantılarının vazgeçilmeziydi. 17'sine kadar sadece bir kişi ile flört etmişti. Seçici olmayı babasından huy edinmişti. Oysa etrafını çevreleyen gözler hiç bir zaman vazgeçmemişlerdi.

En yakın arkadaşı, aynı zamanda komşularının oğlu olan Brian'dı. Hep aynı okulda okumuşlardı. Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı ve kimsenin dostluklarını yıkmasına izin vermezlerdi. Brian aşk hayatı çalkantılı bir gençti ve bu konudaki sakarlıkları Natalie'yi hep güldürürdü.

19. yaş gününe kadar herşey o kadar güzeldi ki, başına gelen felaket sanki bunların hepsini silmek adına yaşanmıştı. O yıl kaliteli bir koleje kabul edilmişti. Bu haberi alan ailesi kutlamak amacıyla haftasonu dağa gitmeyi planladılar. Natalie fazlasıyla heyecanlıydı fakat babasının ondan çok daha heyecanlı olduğunu hissedebiliyordu. Annesinin gözleri son günlerde hep nemliydi. Büyükbabası odasına sık sık gelip onu tahammülü zor hikayelerini dinlemeye zorluyordu. Kısacası Natalie'nin evden ayrılacağı fikri Marshall ailesini buruk bir sevince sürüklemişti.

27 Mayıs 2005, pazar günü... Bütün aile arabaya doluşmuştu. Bir haftalık bir kamp ve sonrasında sevgili Natalie'nin ayrılık vaktiydi... Kamp alanına geldiklerinde herşey olağandı. Babası Çadırları kurmuştu bile... Vivian son hazırlıkları yapmaya başlamıştı yemekten önce. Koca Max(Natalie büyükbabasına koca Max demeyi severdi) ateş yakmış, Natalie'ye anlatacağı askerlik anılarına çalışıyordu... Ne adam ama!

Akşam beklenilenden eğlenceli geçmişti. Babasını ilk defa taklitler yaparken izlemişti. Annesi kötü sesine rağmen şarkılar söylemişti. Yorgunluk çöktüğünde, herkes çadırlarına çekildiğinde Natalie bir süre sessizliğin tadını çıkardı. Sonra yakında ailesini ne kadar çok özleyeceğini fark etti. Ateşi södürdü, cızırtılar eşliğinde çadırına girdi.

Natalie uyuduktan tam 3 saat sonra annesinin çığlığıyla uyandı. Neye uğradığını şaşırmıştı. Önce çadırdan çıkmaya tereddüt etti Sonra annesinin çığlığının hırıltılarla kesildiğini duydu. Ani bir refleksle çadırın fermuarını açıp gizlice bakmaya çalıştı. Gördüğü şey kanının donmasına yetmişti.


...

Natalie elindeki nota bakıyordu boş boş. Aklında bir sürü düşünce asılıydı ve bir türlü çıkaramıyordu anılarını kapalı kaldıkları yerden. Ne öğreneceğini kestiremeden notu okudu:

"Sevgili Natalie;
Nerede olduğunun bir öneminin olmadığını belirtmek isterim. Buradan nasıl çıkacağını düşünmeni de istemiyorum. Çünkü buradan çıkışının anahtarı yine benliğinde, ne olduğunu keşfetmende gizli. Sana kitaplar bıraktım. Daha bir tanesini bile okumadığına eminim. Sana ne olduğunu bulmak istiyorsan sadece oku.

Şimdi açsındır. Yatağının altında sana bıraktığım bir kutu var. Oradakine şaşkınlıkla bakmadan iç.

Sana bu son notum olmayacak. Yalnız hepsini hemen anlayacağını sanmıyorum. Bana kızacaksındır da. Ama acılarına son vermenin tek yolu buydu. Yakında bana minnet edeceksin.

Carl"


Kimdi bu Carl? Onu tanıyor muydu? Daha kötüsü bu Carl denen herif Natalie'yi nereden tanıyordu? Kahretsin! Gerçekten de adamın dediği gibi açtı Natalie. Ama bu seferki açlığı farklıydı. Sanki daha önce hiç yememişçesine açtı Natalie. Yatağın altına uzandı eli. Bulduğu bir kutuydu. Gri bir kutu... İçini açtı;

"Bu bir dondurucu..."

Joannie demiş ki:
- Açıkçası ben beğendim. Okudukça daha çok heycanlandım!

Kalemle mi yazıyorsun yoksa başka bir şekilde mi?
ilk bölümler var kayıtlı...yavaş yavaş eklicem. defterden geçirmiştim pc'ye. ama bölümlerin geri kalanını spontane yazıcam. Yani hikaye nereye gidecek ben de emin değilim. belki fikirlerinizle gelişir.

Bu mesaj; Crimson Lady tarafından '14.02.10 - 12:37' tarihinde değiştirildi. Sebep: Üst üste birden fazla mesaj yazamazsınız.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler: