KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Kültür & Sanat > Şiirler, Denemeler, Anılar


Şiirler, Denemeler, Anılar


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 14.06.10, 23:12
albunea_dean - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Genç Baykuş
 
Kaydolma: 18.09.09
Kadın - 33
Mesajlar: 184
Teşekkürler: 11
Üyeye 12 kez teşekkür edildi
Wink Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm / Küçük İskender

Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm / Küçük İskender Dudaklarım erisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve “hey, bana bir şeyler söylemenin vakti geldi” dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım.Bekledim.Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazdırdığını,basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlemeye müsait şarkılarla şahlandıgını anlatamadım.Evet bilmiyordum.Bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi.Sevişirken sözlük kullanıyordum hala.Ama , seni seviyordum. Ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana. Sana yaklaşamıyordum.Yasaklanmıştın adeta.Çiğnemeye çalıştığım bir yasak olsan da, uzakta dursan da, o korkunç şeklini korusan da,farketmiyordu hiçbir şey. Küçük bir ateş.Küçücük bir ateştin sen.Sönmekten ürken bir ateş.Bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş.Aşkın mecali kalmamıştı. Sessizce sokuldum yanına. Acıyla irkildin. Gülümsedim.Gülümsememe anlam veremedin elbette.Kimdi bu? Ne istiyordu? Tanımadıgın biri.Hatıralarını darmadağın etmeyi planlamış bir yabancı.Fuzuli bir beden, karşındaki. Usulca uzandım.

Bir nedeni yok .Yanlızca öptüm.

Kimi geceler penceremden uzayı seyrederim.Uzayın adını ben koymadım.Uzayın adını yıldızlar gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar.Rahatlatır beni o.Bütün yağmurlar, uzayın derinliklerinden gelip yağar diye düşünürüm.Yağmurlar başka galaksilerden gelip yağar.Romantizme uyum sağlamak içinde degil.Öyle.İşin gerçeği budur.Yağmurlar, bu dünyaya ait sanma.Bembeyaz bir yanlızlığın olmalı seninde.Lekesiz bir yanlızlık. Lekelenmeye müsait bir yanlızlık. Tedirginliğini buna bağlıyorum seni seyrederken. Pişmansın.Pişmansın kapıpkoyvermediğin için sanki. Elinde olsa ,avaz avaz bağıracaksın sokaklarda. “Neyim ben?!” diye haykıracaksın. Olmuyor tabii. Olmuyor. Sıyrılır gibi lüzumsuz bir yerden, sıyrılıp, kendi affına sığınıyorsun. Benide anlayacağın günler gelecek. Benide göreceksin.Benimle tamamlanacak bir şeye benziyorsun çünkü. Korkma lütfen.

Çocukluğumdan söz etmek isterim sana,eğer sıkılmazsan.Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam.Çay pişiririz.Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen.Sonrada sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin... Hep sevdiğin şeylerden konu açarsın.Ben sıkılmam.Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim.Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini.Bir insan, bir insanı sıkamaz.Bir insan, canı isterse sıkılır.hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz.

Olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkcası. Endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var.Başkalaşmaya çalışıyorum. Gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş.Değişmek, hiç de zor değil.Yanlızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. Anlaşılmak istiyorum: Sevdiğin bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. Evet, tıpkı bu. Sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek.Birlikte dans etmek gibi.Sen hastayken başucunda birinin sabaha kadar oturması gibi. Arada bir anlındaki teri silmesi, üstünün açılmamasına dikkat etmesi gibi.Bir başkası için hayatta kalma çabası gibi sanki. Ölmek için değil , yaşamak için uğraşmak gibi. Ummadan, hayal etmeden, sıradan olduğu gibi. Doğal. Ve ciddi. Ciddi ciddi hayatla mücadele edebilme gücü. Bu gücü yanyanayken yaratabilme yeteneği. Ben bu yeteneği bir parçası olarak sokuluyorum sana. Masallarla geliyorum. Efsanelerle geliyorum. Her hangi bir insanın birikimiyle geliyorum aslında. Artiyetsizim. İnan.

Bazı sorulara cevap bulamadım; kuşkusuz gerekli değildi de bu. Soruyu soru halinde bırakıp sahici yanını korumaya çalışmam, cehalet mi sanıldı acaba? Bedenlerin bedenlerden istedikleri, ruhların ruhlardan çıkardıkları, karşılıklı acıların birbirlerinin etkisini artırdıkları vakitlerde düştün aklıma. Aklıma yayıldın. Ne kaybedebilir,ne kazanabilirdim ki artık: Ortadaydım işte! Bir başkasının mal varlığına dönüşmeden yaşayabilmenin yanlızlığıydı bu. Hayır! Melankoli diye adlandırma bu durum; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. Her kadın gibi doğurmak hevesi, her erkek gibi dağların doruklarında biraz gözden ırak hüzünlenme denemeleri aslında. Kusura bakma, kafam biraz dağınık.

İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın. Darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. Sevgi hoşgörü takıntılarıda değil. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. Aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? Neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı?! Ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? Altan alma mı örtecek bunca çirkefi, zorluğu, belayı? Demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz.senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. Dünyanın en uzun gecesi 21 Aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek?! Gerçekten kırıyorsun beni.

Birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. Sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. Düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. Yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. Onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. Onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. Bütün aşların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı / birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. Cesaretimi ondan alıyorum pervasızca veyine ben ona cesaret veriyorum mücadele ruhunda. Bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. Hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. İnsanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. Bizim aşkımız, hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. Yapacak cok işimiz var. Dövüşecek çok düşmanımız var. Kucaklayacak çok arkadaşımız var. Bizim sebebimiz bu. Bizim fazlalığımız bu. Belki de iksirimiz. Kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. Yalan söylemiyorum.

Evet; sende isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını şimdiden yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecenla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. “Rüzgara dur , yağmura yağma, mevsime değiş” demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. Bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. Hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. Kazanmaktan cok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. Çikolata bile kurtlanabilir, dondurma erir. Çiçek solar. Galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak , yerinde korumak! Birer hatıraya dönüşşeler bile!kaç ölüme, kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? Sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.

Şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. Cünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. Aynı otobandaydık ve biribiz birimizin yanından geçip gitti. Hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı!. Hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. Hangimiz daha özveriliydik; bununda... Umarım mutlu olursun. Bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. Hiç kimse aldatmadı ötekini; yanlızca böyleydik işte!. Yüzüme öyle bakma nefretle.

Benden uzaklaştıkça, bana ait olanlardan yakanı sıyırdıkça rahatlayacağını, herşeye yeniden başlayabileceğini sanıyorsun. Kimbilir , doğrudur belki de!. Adımın yaşamadığı, adımın özlemle anılmadığı yerlerde kime umut verebilirim ki zaten?! Romantizmin tehlikesi büyük! Romantizmin esrarı büyüleyici! Romantizmin kanına girdiği insanlar bencil ve hırslı. Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim; maceramız uzundu çünkü. Maceramızın tahakküm altına alınamayacak kadar mükemmel olması donanımımızla ilişkiliydi. Yani, sen ne kadar sevecensen, ben ne kadar az yıpratıcıycam...o da o kadar mükemmeldi. Özveri denilebilir buna. Evet , buna özveri demek beni mutlu ediyor. İnsan, özverinin çocuklara ad olarak verilebileceği bir dünyada tanımını kaybediyor, miladını kaybediyor, peygamberlerini kaybediyor. Bu kaybedişteki kaosun ritmiyle çekiliyorum sana. Sen bir mıknatıssın şeffaf ve ben, çekilirken sana içimdekin alelade metal parçalarıyla, kan şekerim düşüyor, tansiyonum düşüyor, ağrılarım düşüyor, ağzım düşüyor, ellerim... en çok da ellerim düşüyor!. Sakın, sakın ha üstüne alınma.

Ben seni kırmak için yaratılmadım. Uzun zamandır seni planlıyorum haksızca; cezalandırılacak kadar mı yabancı, tanınmaz ve suç yüklüydüm?! Belki; seni çok yıprattığımın , yaşamaya yönelik trafik işaretlerinin ortasında yalnız bıraktığımın elbette farkına vardım, ama her şey mi benim aleyhte varoluşumla açıklanabilir?! Beni başta sana olmak üzere kimliklere karşı saldırganlaştıran koşulları tek başına ben mi oluşturdum?! Seni kaybettim. Bunu biliyorum. Seni kaybettiğimi sen çekip gitmeden önce de biliyordum. Ortadaydı. Bedel ve kefalet ortadaydı...senin hakkında bir satır yazmamaya çalışmamın nedenini hiç düşünndün mü?! Sana ait olanları içten içe koruma uğraşımıydı sanki bu: Kuskusuz. Hala da saygıyla ağlıyorum. Büyük bir tesadüfe yenildim, büyük bir eksen kaymasıyla, sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan gibi.

Elbette kızıyorsun bana; belki en çok bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, muzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna,vesaireye vesaireye...İnadına öfkeleniyorsun. Hırçınlığıma öfkeleniyorsun. Seni bırakmamama, seni özgürlüğüne salmamama hiddetleniyorsun. Bu da aşk işte! Bu da entrika! Bu da soysuzlaşmanın, aşkın getirdiği dalaveralarla kendine kilitlenmenin başka bir çeşidi! Peki, anahtar nerede sevgilim?! Peki, anahtarın üzerindeki yivler kimin eseri?! Dur, dur, bağırma.

Bunlar da geçecek şüpesiz. Seni unutmama kaç yüzyıl kaldı ki.. Bir küsme, bir burulma biçimiyle gidişinin ardından şehrin gri cephelerine fevkalade ağır el bombası gibi düşen bunaltını bıraktığı korkunç acının unutulmasına kaç yüzyıl kaldı ki...Yaralandım. Bütün noktalarımdaki nöbetçiler yaralandı. Ölü ve dar dudaklarımda. Çığrından çıkmış bir ayaklanma gibi ağlamakta yanlızlığım. Bir gerçek aramıyorum felakete. Bir bahane göremiyorum arkadaşlarımın beni teselli etmek için söyledikleri kelimelerin hanesinde. Ama yokluğunu doldurmuyor sevda siyasetinin hançerleri. Ama bilemiyorum yağmurun ardından artık hangimiz suçlanacak...Eğer hissediyorsan.

Ben sende ardı arkası kesilmeyen bir korku sevdim. Ben bir cüce çocuk sevdim sende sıska. Şiddetli ve hayret uyandıran manevralarla kendi kanına olan saplantılı aşkını sevdim. O rutubet kokan loş yüzündeki kanalizasyonları, az kelimeyle kurduğun cümlelerindeki gizli soru işaretlerini, barlardan çatlak bir bardak gibi atılmayı beklemeni, serserice patlamalarını, yuttuğun toplu iğneleri ve bir film hilesi hissi uyandıran utangaç hasret pozlarını sevdim. Dokunamadım sana. Parmakuçlarım neşterdi çünkü. Kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken,

Bir nedeni yok. Yanlızca öptüm.
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler:
Sponsor
  #2 (permalink)  
Alt 30.06.10, 20:02
Joannie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Lonely...
 
Kaydolma: 15.07.09
Kadın
Mesajlar: 10.176
Teşekkürler: 1.351
Üyeye 613 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm / Küçük İskender

"Sevişirken sözlük kullanıyordum hala".


sözlüğü neden kullandığını anlayamadım.
Alıntı ile Cevapla
  #3 (permalink)  
Alt 26.03.12, 09:40
kadasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kovuldu!
 
Kaydolma: 26.03.12
Kadın
Mesajlar: 69
Teşekkürler: 0
Üyeye 0 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm / Küçük İskender

sdgvsdgsdg
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006