KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Çöplük > Çöp Tenekesi


Çöp Tenekesi - Eski, gereksiz konu ve mesajlar burada toplanacaktır!


 
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 28.08.08, 01:29
Maxfer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Efendi Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 31
Mesajlar: 1.232
Teşekkürler: 3
Üyeye 22 kez teşekkür edildi
Standart Frp nedir ?

FRP, yani Fantasy Role Playing, sadece bir doğaçlama tiyatrodur. Ancak sahneye çıkma veya senaryoya uyma gibi dertler yoktur, onun yerine arkadaşlarla oturup, konuşarak eğlenirsin. Yani bir baska deyişle geyik olayinin geldigi son nokta FRP’ dir. Istedigin karakteri ve ortami sen belirlersin. Bir çok insan bunu bilgisayar veya masaüstü oyunlariyla karistirir ancak gerçekte oyuncularin kendilerine yarattiklari sinirsiz, yeni bir dünyadir, FRP. Belirlenmis bir senaryo akışı yoktur, çünkü oyuncular olayin ne olacagina karar verirler. Yani iki lafi bir araya getirip konusamayanlarin buradan daha ileri gitmesine gerek yok aslinda.

Olayin Ozeti:

Bu oyun, bir çok insanin hayatlarinda en çok vakit ayirdigi sey haline gelmis bir olay. Insanlarin artik zevk almak için yaptiklari seyleri düsününce bunun basit görünmesi oldukça olagan ama aslinda olayi bir kere kavrayinca insani tamamen kontrol altina alan bir eglence. Yasayamayacagin yada yasamayacagin imkansiz olaylari yasayabilirsin. O yüzden de biz bu oyunun amacini sinirlarda zevki hissetmek ve heyecani tehlikeye girmeden yasamak olarak özetleyebiliriz. (Tabi üzerinde kalacak psikolojik sorunlari saymazsak. Kendini bu dünyaya kaptirip daha sonra gerçek hayata dönmekte zorlananlar oldugunu unutma (gerçi bu uyariyi detayli ve açiklayici olarak tekrarlayacagim ama olsun.))

Hayal Gücü:

Bunu yapmak için hayal gücünü ve fantastik olaylari yadirgamamak gerekiyor. Yani "ulan bu imkansiz" veya "Hadi lan böyle sey olmaz" gibi reaksiyonlar kesinlikle yasak. Böyle seyler yalnizca oyunun havasini bozar ve zevk almanizi engeller. Su kadarini bileceksin oyunun oynandigi (senaryonun geçtigi - aynen bilgisayar oyunundaki gibi) ortamda olan biten seyler tamamen oranin mantigina göre sekillendirilmis dünyevi mantikla çözülemeyecek olaylardan olusmus seylerdir. Mesela oyunun geçtigi mekanda insanlar veya diger canlilar büyü yapabilir... Bu durum dünyadaki bir insana çok saçma gelebilir ama oyunun oynandigi mekan sorgulanamaz ve yadirganamaz. Bu %100 zevkin birinci sartidir.

Amaç ve SonNe sonu ya... bu oyunun sonu yok ki!)

Genellikle ilk baslayan kisiler (halk arasinda çömezde denir.) oyunun amacini veya sonucunu çok merak ederler (sanki biz ettikte ne oldu...) ve aldiklari cevabi yadirgarlar. Biraz sonra seninde surat ifadenin degisecek (degismedi diyen olursa bu konuyu önceden biliyordur derim.). Oyunun spesifik bir sonu yok (kisaca son mon yok aslinda), yani oyun oyuncular istemedigi sürece bitmez, çünkü oyunun amaci aynen gerçek hayattaki gibi yasamak (kabul ediyorum yasananlar biraz farkli buradan ama...) ve sonuçta yasarken hiç bir zaman "sunu yapayim ondan sonra her sey bitsin" diyemeyecegimiz gibi oyunda da böyle bir sey demiyoruz. Ama sakin oyunun amacinin hayatta kalmak oldugunu da sanma. Çünkü iyiligin temsilcisi bir sövalyenin (Paladin) tehlike aninda kendi hayatini gerekirse arkadaslari için feda etmesinden daha dogal bir sey olmaz. Tabi bir hirsizda ayni sekilde arkadaslarini satar.

Ders 1:
Roller:
Simdi basit rolleri inceleyelim;

Dungeon Master: Bu oyundaki bir nevi tanri rolünü üstlenen arkadas. Hakem diyebiliriz. Bu kisi senaryoyu yazar, dünyayi ve dünyadaki mantigi yaratir. Su kadarini söyleyebiliriz: DM ne derse o olur! (Allah DM’i korusun! (Bu arada DM genel bir ad olsa da oyun tamamen zindanlarda geçmiyorsa Dm olur GM. (Redhouse sayfa 43 satir 17: Dungeon Master: Zindan Ustasi dese de türkçeye zindan bekçisi olarak geçmistir. GM de anlayacagin gibi oyun bekçisi oluyor.)

Player Character: Bu herifte DM'den sonraki tip, senaryoyu canlandiran organizma yani. PC=oyuncu. Yalniz karakter kelimesinin altini çizmek istiyorum: karakter (tamam igrenç biliyorum ama üstüme niye bu kadar geliyorsunuz ki ya). Tamam. Simdi bunu neden yaptim? Çünkü karakter buradaki 'sikrit vord'. Olayi aslinda çok basit. Bu kelime canlandirdigin tipin sen olmadigini belirtiyor.

Oyunun amacinda; yasayamayacagin yada yasamayacagin olayini tekrar hatirlatiyorum. (Ve yaklasik 1000 kez daha hatirlatmayi düsünüyorum çünkü kendini bu dünyaya kaptirip gerçek hayattan kopan çoktur.) Amaç sudur, karakterin sen degilsin! Bunu bir örnekle anlatiyorum:
Simdi çok para manyagi ve bencil bir hirsizi canlandirdigini düsün (en kolayi bu aslinda bak Ankara’ya bi ton var yani misal bulman zor olmaz. Bu arada Ankarali okurlarim alinmasinlar çünkü bu baktigimiz kisiler ülkenin her yerinden çesitli sayilarda gelip orada bi yerde toplanip kendilerine kiyak emeklilik yasasi çikarmaktan baska bir sey yapmayan kisilerdir.) Mantikli olarak böyle bi hirsiz tehlike aninda kendi hayatini (ve parasini) arkadaslarindan önce tutar di mi?( tutar güzelim tutmaz diye bosuna israr etme) O zaman arkadaslari için hayatini tehlikeye atmayabilir... hatta büyük bi ihtimalle arkadaslarini satar! Ama senin böyle bir seyi hiç bir zaman yapmayacagin karakterini yanlis yönetmen için bir bahane olamaz. Sen kendini tamamen unutup karakterini tam olarak canlandirmaya bakacaksin. Oyunu esas zevkli yapan bu zaten!

Party: (grup) Basit bir sekilde birlikte oynayan PC'lerin (Pcnin personal computer degil player character oldugunu son kez hatirlatiyorum.) hepsi. Mesela Kaan, Bahadır, Önder ve Erhan bi oyun oynuyoruz diyelim. Kaan eger DM'se; beraber senaryoyu canlandiran Bahadır, Önder ve Erhan, PC, dolayisiyla, 3 kisilik bir party olustururlar. Party genellikle benzer amaci tasiyan, benzer kisilikli karakterlerden olusur demek olayi fazla genelleyip hata yapmamiza yol açar hatta partidekiler ilk baslarda büyük bir zevkle birbirlerine dalmak için firsat kollarlar. Aslinda party'deki kisilerin farkli kabiliyetleri olmasi gruba daha büyük bir avantaj saglar.

Bunu bir örnekle açiklayalim:
Diyelim bizim partimizde Bahadır'in karakteri Balgor isimli bir fighter (bu terimin tam anlamini düsünmene gerek yok gelecek derslerde detayli olarak anlatacagim). Bu durumda çok güçlü ve hand-to-hand combat (melee) konusunda çok basarili olmasi çok dogal. Erhan'in karakteri bir priest. Bu karakterin en önemli özelligi büyü yaparak kisileri iyilestirebilmesi ve yaralari tedavi edebilmesidir. Ve son olarak Önder'in karakteri de bir wizard (favorim). Bu karakter genel büyü agi'na (global/general spell network)bag kurabilir ve normal insanlarin hayal bile edemiyecegi seyler yapabilir. Simdi bu üç karakterin çok farkli yetenekleri ve zayif yanlari var ama en güzel olay üçünün beraber macerayi yasayarak birbirlerinin zayif yönlerini kapatmalari.

Non-Player Character: Simdi bu olaya aslinda pek kafa yormani gerekmiyor ama ilerde NPC diye çok bahsedecegiz o yüzden simdiden ögrenmede yarar var. NPC'ler DM'nin oyun sirasinda kendi kendine yönettigi (canlandirdigi) oyuncular. PC'lerin DM versiyonu yani. Bunlar grupla beraber veya gruba karsi savasabilir. Buna tamamen DM karar verir. (Grubun hayrina is yapan DM pek ender oldugu için genelde size karsi olurlar yada sizinle olsalar bile ayak bagi olmaktan öteye gidemezler. Buradan da tüm DM‘lerin sadist oldugunu çikartmiyoruz tabi. Yoksa öylemiyiz ya nebiliyim ben iste neyse derse devam.)

Monsters:Canavarlar, mitoloji ve hayal gücünün ürünleri yaratiklarla gerçek dünyadaki vahsi/evcil hayvanlarin toplamindan olusan bir grup. Genellikle bizim partiye karsi savasirlar. DM tarafindan hareketleri yönetilir. PC'ler buna karisamaz veya itiraz etmez.

Aslinda itiraz etmeye çalisma gibi bir haklari var ama DM'nin her zaman muhtesem bir mazereti olacaktir (Hep vardir! Yoksa da O an Bir sekilde bulunur) . Bu durumda senaryo'yu ve senaryo'nun mantigini yaratan kisiye itiraz mantiksiz oluyor. Zaten hakeme itiraz eden oyuncu ancak bir sari kart yer... bu aklinda olsun. DM'nin sözünü dinle.

Ornek Oyun:

Bu oyunda uç karakterimiz var. Bunlardan Bahadır ve Erhan kuvvetli birer fighter'i canlandirmakta. Önder ise savasçi tarafi fighter'lar kadar agir basmayan ancak çesitli büyü güçlerine sahip bir priest'i canlandirmakta. DM tabi ki Sunger? (Gene reklami oldu adamin ama neyse)

Parti bir nehir boyunca kurt adami takip eder. Kurt adam partinin isiklarini yaklasik 1-2 saat önce gördükleri sehre kaçmayi basarir. Sehir bos gibi görünmektedir. Sisli ve karanlik bir sokakta uzun suredir aradiklari kurt adami kovalamaktadirlar.

DM: Sokak söyle bi üç metre çapinda hafif su birikintileriyle devam ediyor. Hava sisli ve iki-üç metre ilersini bile zor görüyorsunuz. Üçünüzde yoruldunuz. Bir sure sonra kurt adamin pençeli ayaklarinin iç gicirdatan sesleri kesiliyor, tas zemin yerini bir su birikintisine birakiyor. Bir kaç saniye sonra ayak bileklerinize kadar suyun içinde kosmaya basladiginizi farkediyorsunuz. Birden bire ilerden gelen zayif ayak sesleri kesiliyor.
Önder: Bizim kurt durdu galiba. Bi halt karistiriyor olmasin?
Bahadır: Hocam ben buradayken böyle seylerden korkmamayi hala ögrenemedin. O kurtçuga dünyanin kaç bucak oldugunu göstericem simdi.
DM: Hafif bir "click" sesi duydunuz.
Erhan: Nerden geldigini farkedebiliyor muyuz?
DM: Önünüzden büyük bi ihtimalle bir kaç metre ileriden geldi ama gök gürültülerinden tam olarak emin olamiyorsunuz.
Erhan: Ben bi kaç metre sonra duruyorum. Beyler bizim kurtçuk buralarda bi yere saklandi galiba.
Bahadır: Bence de. Bagiriyorum. Neredesin lan it herif?
Önder: Olum sussana sokagin ortasinda öyle bagirilir mi? Ya arkadaslari varsa?
Bahadır: Daha iyi hepsinin beynine kayarim.
Erhan: Hoca be sana da ilginç gelmedi mi o kadar gürültülü geldik sehre hiç kimse yok ortalikta...
Bahadır: Hayalet sehir gibi...
Önder: Vallahi ben tirstim, geri mi dönsek baba...
Bahadır: (Önder'e, gürleyerek) Manyak misin be babam?! O kadar yolu ben bosuna kosmadim, sitecem ebesini, eger varsa arkadaslarinin da ebesini sitecem...
Önder: Olum, sen delirmissin ne yapariz biz bi tomar kurt adama karsi be?
Bahadır: Siteriz ebelerini!
Erhan: Bencede siteriz ebelerini. Bi avuç kurttan mi korkacagiz?
Önder: Vallahi ben karismiyorum. Simdi görecegiz ebemizin seyini gibi bi his var içimde ama herneyse. Bakin DM pis pis siritmaya basladi zaten bi pislik geliyor.
DM: Nerden çikardin yaw? He he.
Bahadır: Kes lan adi DM. Ben bi etrafi kolacan ediyorum. Gizli kapi filan ariyorum.
DM: Simdi mekan duvarlarla çevrili. Tahminen ev ama ne cam ne kapi var.
Erhan: Ne biçim yer yaw burasi?
DM: Bilmiyom. Ama sizin de nerede oldugunuzla ilgili hiç bir fikriniz yok, bunu biliyorum. Herneyse sen kapi mi ariyordun?
Bahadır: He, ya.
DM: Tamam. (bir kaç zar atar. Ne zari deme iste tam oyunu ortasinda onu da sirasi gelecek. Sabret hele.) Sag tarafta su birikintisinin yaklasik bi 30-40 santim üstünde bir tasin digerlerine göre daha temiz oldugunu farkettin.
Bahadır: Aha! Pusht herif burdan kacmis, diyorum ve tasa basiyorum kilicimin ucuyla.
DM: Sessiz bir sekilde tasin üstündeki taslar yana dogru açiliyor ve gizli geçit beliriyor. Yaklasik bi su kadar filan (elleriyle büyüklügünü göstererek). Eee? Ne yapiyorsunuz?
Bahadır: Ne kadar yüksekteydi ya bu?
DM: Iste 3 metre filan.
Erhan: Ben daha fazla sabredemiycem. Siçriyorum.
Önder: Napiyon lan? Ya tuzaksa?
DM: Biraz geç kaldin babam herif siçradi bile. He he!
Önder: Bak gördün mü pusht herif siçacak simdi beynimize.
DM: Ne hemen üstüne aliniyon be?! Sana bi sey diyen mi var. Bizim isimiz surdaki hiyarla (Erhan'i göstererek). He he!
Erhan: Napalim baba bizim fighter anca bu kadar düsünüyo...
DM: Haklisin babam. Herneyse iste sen siçradin yukari ve zar zor tutundun kapiya.
Erhan: Zar zor mu ulan dev gibi adamim nasil 3 metreye zar zor tutunuyom lan.
DM: Ne diyon baba yaw. Üzerinde bi ton zirh ve silah var senin. Kuvvetlisin dediysek de Conan degilsin elbet. O kadar zirhla babayi alirsin. Nasil siçriyon 3 metreye hop diye.

Burada DM'ye itiraz eden PC'lere verilen cevaplardan biri var. Bu örnekte göründügü gibi DM'ye bosu bosuna itiraz edilmez. Anca oyunun hizini azaltir.
Erhan: Iyi tamam tamam. Kendimi çekebiliyor muyum bari?
Gördün mü?

DM: E herhalde yani, o kadar yillik fighter'sin o kadarini da yap bari.
Bahadır: Gençler hadi artik yeter muhabbet bende gelicem, hoca (Erhan'a) çabuk olda bizde çikalim be!
Önder: Agir ol hoca yaw. Ya tuzaksa.
Bahadır: Ulan banane. Biz arkadasimizi yukarida yalniz mi birakacagiz?!
Önder: Haklisin. Çabuk olda bizde çikalim
Bahadır: Tamam. Hadi lan DM hala çikamadi mi bizim Erhan?
DM: Çikti da bi bok yapmiyo ki.
Erhan: Tamam be. Etrafima bakiniyorum iste.
DM: Müneccim miyiz lan biz nerden bilecez ne yaptigini. Herneyse ne diyodum.. hah! Iste, burasi asagidaki gibi suyla dolu degil. Köseli... hmmm... dikdörtgen seklinde. Biraz daha kisa. Yaklasik 2 metre kadar. Genislik daha da kisa. Söyle bi bir bucuk metre kadar (ayni anda elleriyle göstererek). Asagiya göre daha sicak. Çiktigin yer bu gizli geçidin en sol noktasi. Saga dogru devam ediyor. Tünel baya uzun. Sonu görünmüyor... ama hafif bi isigin varligini farkediyorsun.
Bahadır: (Erhan'a) Lan yukarida neler var? Gelelim mi?
Erhan: Gelin hadi burasi temiz.
DM: Önder sen arkanizdan gelen ayak sesleri duymaya basladin... hafif hafif ses yükseliyor.
Önder: Kesin arkamizdan mi geliyor.
DM: Büyük bi ihtimalle.
Bahadır: Ben duyuyor muyum?

Simdi bu satirin önemini anlamissindir herhalde. Gördügün gibi senin bildggin her seyi karakterin bilmeyebilir. Örnegin Erhan'a yukariyi tarif ettigim sirada Bahadır'in karakterin olanlari göremedigi için Erhan'in karakterine gördüklerini sorma ihtiyaci hissetti. Burada da Önder'e özellikle duyuyorsun dedigim için soru çok dogal: "Ben duyuyor muyum?". Bu sorunun cevabina uygun olarak hareket edecek karakter. (Zaten oyunu en zevkli yani da bu bazi seyleri bildigin halde bilmiyormus gibi oynamak zorunda olman. Insan lan benu bilseydim seni öldürürdüm gibisinden seyler diyor ama ona göre davranmak zorunda oldugu için bir sey yapamiyor. Bu cümledende bildigin veya duydugun her seyi diger karakterlere söylemek gibi bir zorunlulugun olmadigini anliyorsun. Bu oyuna baslayanlar için biraz zor bir nokta oldugu için genelde Dmler acemi oyunculara bir sey sadece onlar biyorsa, duyuyorsa, görüyorsa vs. Digerlerinin duymayacagi bir sekilde anlatir.

Frp.netten alıntıdır..
Teşekkür Edenler:
Sponsor
 


Seçenekler




© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006